“Savunduğumuz değerlerden tavizsiz yola devam ediyoruz”
Halkın Partisi Lefkoşa Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, partisinin yola çıkarken verdiği sözlerden taviz vermeden, ülkenin imkanları ölçüsünde bazı şeyleri değiştirerek, bazı şeyleri düzelterek yoluna devam ettiğini söyledi. Sonunda kaybetmek bile olsa savunulan değer ve olgulardan taviz vermeyeceklerini, eski siyaset anlayışını değiştirmeye çalıştıklarını dile getiren Manavoğlu, gündeme dair değerlendirmelerde bulundu.
“Rumlar veto ve oy gücüyle AB’yi tehdit ediyor”
Doğu Akdeniz’deki sondaj krizini yorumlayan HP Lefkoşa Milletvekili, son yaşananların, Başbakan Yardımıcısı ve Dışişleri Bakanı Kudret Özersay’ın “Artık farklı işbirliklerine gitmeliyiz” söyleminin haklılığını kanıtladığını ifade etti. Manavoğlu, “Gelinen durumda artık çözüm olayını Rum kesiminin kilitlediği aşikardır. Kıbrıslı Türkler eğitim konusunda tutucu davranmadı; din ve ahlak bilgisi konusundaki bilgileri doğru harmanladı. O yüzden biz çok şanslıyız ama Rum kesimindeki insanların böyle bir şansı olmadı. Kilise Kıbrıs meselesinin peşini bırakmıyor. Türklere küçücük bir hak veren lider aforoz ediliyor neredeyse. O yüzden bunu konuşmayı, dillendirmeyi dahi düşünemezler. Kıbrıs Rum kesiminde yaşayanların büyük çoğunluğu Türklere herhangi bir imtiyaz verilmesini kesinlikle kabul etmiyor. Böyle bir yapıyı masaya oturup çözmenin imkanı yoktur. Bunu çözmek için dışarıdan başka dürtüler olması lazım. Avrupa Birliği bunu yapacak güce sahipti. Geçen gün yapılan açıklamadan anlıyoruz ki; Kıbrıs Rum ve Yunan lobisi AB’ye ciddi bir baskı yapıyor. Avrupa Birliği’nin bütün karar mekanizmasını etkilediği için AB’ye tehdit unsuru olarak Kuzey Kıbrıs’ın şu an Türkiye’ye vermiş olduğu sondaj iznini kullanıyorlar. Aslında üyelerin veto ve oy güçlerini kullanarak bir çeşit tehdit yapıyorlar.”
Annan Planı’nda Türk tarafının “evet”inden sonra AB’nin “Siz ‘hayır’ dediniz ve buradaki çözümsüzlüğü sürdürdünüz. Sınır ve çözümsüzlük problemi olan bir ülkeyi üye olarak kabul edemem” demesinin çözümün kapısını aralayabileceğini hatırlatan Manavoğlu, o dönem bunun yapılmamasının Kıbrıslı Türkleri dışlamak ve o dönem güçlenen Türkiye’yi durdurma amaçlı olduğunu belirtti. Manavoğlu sözlerine şöyle devam etti: “Hem Ortadoğu’ya hem Avrupa’ya yakın köprü görevi gören birçok değerli bir toprak parçası. Böyle bir ülkenin önünü kesmezsen gün gelir başına bela olur diye düşündü. Gerçi o günlerde geldi galiba. Ne kadar AB’ye almasalar da ABD S400’ler üzerinden çeşitli ambargolarla tehdit etse de Türkiye seneler önce KKTC’nin Rum kesimine yapılan teklifin geri çevrilmesinden sonra çok doğru bir hareket yaparak sondaj gemilerini hazırladı. Rum kesimine komite teklifi Derviş Eroğlu zamanında yapılmıştı. O teklifi hazırlayan da o dönem Eroğlu’nun müzakerecisi olan Sayın Kudret Özersay’dır. Bugün konuşulan komite teklifinin çerçevesini çok önceden Kudret Özersay çizmişti. Sayın Akıncı da bu teklifi sundu. İlk teklifi Rum tarafı kabul etmiş olsaydı, bugün Türkiye’nin sondaj gemileri orada olmayacaktı. Kabul etmemeleri çok büyük dezavantajlarına oldu. Bizim stratejimizin de doğruluğunu kanıtladı. Madem siz bizimle masaya oturmuyorsunuz varlığımızı kabul etmiyorsunuz., o zaman biz de garantörümüz ve tek müttefikimizle birlikte gerekli önlemi alacağız denildi. Sonraki seneler içinde de bu yatırımlar yapıldı. Bu hazırlığı Türkiye o zamandan yapmaya başladı. Rum kesimi bence o zaman büyük bir hata yaptığını anladı diye düşünüyorum.”
“Polise büyük görev düşüyor”
Gülşah Sanver Manavoğlu, suç oranlarının artması konusuna da değindi. Nüfusun değişmesi, kaçakların artması, değişik ihtiyaçlardan dolayı işçi olarak getirilip başı boş bırakılan bir kesimin olmasını etkin unsurlar olarak gördüğünü belirten HP milletvekili, polise büyük görev düştüğünü hatırlattı. Rum kesimiyle aramızdaki sınıra rağmen ciddi bir uyuşturucu geçişi olduğunu söyleyen Manavoğlu, “Rum kesiminde bonzai üretilip bizim tarafa satılmasına göz yumulduğunu duyuyoruz. Geçişin kolay yapıldığı, organize olduğu bölgelerde daha fazla kontrol edilmesi lazım. Polisin bir dönem varlık göstermemesi, suç oranında artışa neden oldu. Suç oranını en aza indirmek istiyorsak otorite açısından ülkemize sahip çıkmamız gerekir. Polisin rolü çok büyüktür. Düzenli baskın ve kontrollerin yapılması lazım. Herkes suç işlediğinde başına ne geleceğini hatırlayacak.” dedi.
“Milletvekili görev süresi 10 yılla sınırlanmalı, bakanlar teknokrat atanmalı”
Halkın Partisi Lefkoşa Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, sistem değişikliği konusuna da değindi. Şu an çeşitli sebeplerle Başkanlık sisteminin kabul görmesinin zor olacağını ama yapılacak üç düzenlemeyle ülkenin önünü açmanın mümkün olabileceğini ifade etti. Bunun partisinin değil kendi düşüncesi olduğunu altını çizen Manvoğlu, milletvekillerinin görev süresinin 10 yılla sınırlanması, bakanların hepsinin teknokrat olarak atanması sağlanırsa başkanlık sistemini konuşmaya gerek kalmayacağını vurguladı. Manavoğlu, Meclis’in açılış tarihinin de 1 Eylül olması gerektiğine inandığını ifade etti.