HP Milletvekili Atakan:
“Plansız davranmanın olumsuz etkileri yaşanıyor”
Halkın Partisi (HP) Lefkoşa Milletvekili Tolga Atakan, kısa vadede 2022 yılının ortalarına kadar herhangi rahatlamanın öngörülmediğini, hem global bir krizle başa çıkılmaya çalışıldığını hem de Türk Lirası’nın döviz karşısında ciddi değer kaybetmesiyle, bölgesel bir krizle de karşı karşıya kalındığını, “İki fırtınanın içindeyiz” diyerek kısa vadede de bir çıkış görülmediğini belirtti.
Tolga Atakan, Kıbrıs TV’de Haluk Yerli’nin sunduğu Sabah Sabah programına katılarak gündemi değerlendirdi.
Covid 19 salgınının başlamasıyla, kapalılık sürecinin dünyayı olumsuz etkilediğini ve etkilerinin artarak devam ettiğini söyleyen Atakan, katıldığı söyleşilerde bir yıl önce hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, kendimizi buna hazırlamamız gerektiğini sıklıkla söylediğini, yapılan çağrıların yönetimler tarafından algılanmamasından dolayı bugün sanki 1974 öncesi günlere dönüldüğünü ifade etti. Atakan, “Mazot kuyruklarına giriliyor, sosyal medyada insanlar birbirine hangi istasyonda mazot var soruyor. Market raflarında boşluklar görüyoruz. Toplum olarak bu planlamayı yapamamanın sıkıntısını yaşıyoruz. Yakın zamanda planlamaya evrilir mi emare yok. ” dedi.
Atakan, bu süreçte, gelir giderlere dikkat edilmesi, harcama yapılmaması, borca girilmemesi gereken bir dönemde olunduğu konusunda da uyarılarda bulundu.
“KRİZ, BELLİ KESİMLERİ DEĞİL, TOPLUMUN TAMAMINI ETKİLEYECEK”
Tolga Atakan, bugün itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin en yakın kara parçası, ekonomik, ticari ilişkiler, ürünlerin üretilip buraya sevk edilmesi anlamında da en önemli nokta olduğunu vurgluyarak, temel gıda maddeleri un, yağ gibi ham maddeleri üretememe noktasına geldiğini belirtti. 2022 yılı içerisinde temel gıda maddelerine ulaşılamama veya fahiş fiyatlara ulaşılmasının dönemi içerisinde olunacağını öngören Atakan, bunu, plansız davranmanın olumsuz etkileri olarak değerlendirdi.
Geride bırakılan 20-30 yıllık yapıyı da değerlendirmek için bunun bir fırsat da olduğunu belirten Atakan, bu sürecin geçmiş krizlerden farklı olarak belli kesimleri değil, toplumun tamamını etkileyeceğini kaydetti.
PERŞEMBENİN GELİŞİ ÇARŞAMBADAN BELLİ
Tolga Atakan, akaryakıt konusunda yaşanan sıkıntıların neredeyse altı ay önce ilk emarelerini vermeye başladığını, meclis kürsüsü ve ekranlardan yaptıkları açıklamalarla, yönetenlere, genel global yakıt tedariki sınırı yaşanacağını, yalnızca hammadde ve benzeri ürünlerde değil, özellikle yakıt noktasında sıkıntının artacağını ve önlem alınması konunda uyarılarda bulunduklarını anımsattı.
Atakan, o dönemde hükümet edenlerin, kurultay süreciyle ve başka konularla meşgul olduğunu anlattı.
Havaların da soğumaya başlamasıyla akaryakıt kriziyle birlikte ciddi bir de elektrik krizinin yaşanacağını söyleyen Atakan, “Perşembenin gelişi çarşambadan belli. Önlem almazsanız, hamaset ve nutuklarla ve kızarak, kaçak akaryakıt tankerleriyle ki hala daha kaçak akaryakıtın mevcut altyapıya nasıl zarar vermediğini bilmiyoruz, o işin de üzerine gidilmedi, bunun kötü etkilerini beraber yaşayacağız” dedi.
HALKIN PARTİSİ SÖZÜNÜ TUTTU
Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanlığı görevine geldikten sonra, kendi döneminde açılmış soruşturmalar olduğunu ifade eden Atakan, araştırılma sürecinde kendilerinin de bilgi ve belgeye ulaşılması konusunda kolaylıklar sağladığını söyledi. “Halkın Partisi verdiği söz çerçevesinde, sergilediği duruş noktasında bu konuda gerekli adımların atılmasına onay vermiştir ve etkin bir rol üstlenmiştir. Bakanlıklar soruşturmayı devam ettirmez. Halen soruşturmanın devam ettiğini biliyorum” diyerek, bu konuda yaşanan sıkıntıları anlattı.
Atakan, 23 Ocak seçimlerine çok önem verdiğini, üç yıl seçimsiz bir dönem olacağını, seçim popülizminden uzak, sorunlara odaklanıp çözümlerin bulunabileceğini de ifade etti. Atakan, “Hükümet kim olursa olsun gemiyi yüzdürmek istiyorsa, bazı radikal kararlar almak zorundadır” dedi.
2020 yılında bir yıllık bir seçim dönemi yaşandığını hatırlatarak, Halkın Partisi olarak seçim süreciyle hükümet sürecini ayırmaya çalışalar da bu konuda koalisyon ortağının çok da başarılı olamadığını belirten Atakan, İster istemez, seçim popülizminin hükümet işlerine de etki ettiğini gördüklerini dile getirdi.
“KENDİ AYAKLARIMIZ ÜZERİNDE DURABİLİRİZ”
Kendisine sorulan sorular üzerine 2018 döviz krizi ile şu anki krizi değerlendiren Atakan, şu anda yaşanan krizle bazı benzerlikler gösterse de, o dönemki krizin çok farklı olduğunu, o dönem bölgesel bir kriz yaşandığını, Türkiye ve TL kullanımına özgü bir kriz yaşadığını, global bir kriz, tedarik krizi yaşanmadığını anlattı. Atakan, bazı avantajlardan yararlanılarak o dönem bir yatırım yapılmadığını eleştirdi.
Atakan, şu anda atılması gereken ekonomik adımlarla ilgili önerilerde de bulunarak şöyle konuştu:
“Kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz ancak şu anki yapıyla olmuyor. Gelirlerimizi artırmamız giderlerimizi kısmamız gerekiyor. Toplumsal anlamda bir kollektivite yaratılması gerekiyor. Kendi ayaklarımız üzerinde durmak için belli bir süre ve değişiklik gereklidir. Vergi birimlerini çeşitlendirip, vergi oranlarını düşürüp tabana yaymamız gerekiyor. Bazı alışkanlıklarımızdan vazgeçmemiz, daha fazla tasarrufa yönelmemiz gerekiyor. Süper bir seviyede olmasa da kendi ayaklarımız üzerinde durabiliriz.”
HP, TOPLUMSAL ÇIKARLARI ÖN PLANDA TUTAN BİR PARTİDİR
Atakan, toplumsal çıkarları ön planda tutan Halkın Partisi’nin olumlu karşılığını toplumdan aldığına inancına işaret ederek, son hükümet döneminde yaşanan trajikomik hadiseler ortaya çıktığında, vatandaşın, Halkın Partisi mensuplarının o koltukta kalma uğruna bir şeylere göz yumacak insanlar olmadığını anladığını söyledi. Atakan, “Biz prensiplerimize aykırı hareket gördüğümüzde, toplumsal faydaya değil kişisel faydaya yönelik bir hareket olduğunda, bakanlık koltuğumuzu da hükümetteki görece üstünlüğümüzü de bir kenara bırakabilecek yapıdayız çünkü biz topluma bir söz verdik” dedi.
PAHALILIK İÇİN ÖNLEMLER
Pahalılığın ciddi bir boyuta ulaştığını, bunun bir tanesinin de global navlun krizi olduğunu ifade eden Atakan, geçici süre bazında da olsa özellikle Mersin – Mağusa arasındaki navlunun, ya korunması ya da süspansiye edilmesi ve bu noktada önlem alınması gerektiğini söyledi.
Atakan, 2020 yılında, pandemiden hemen önce, dönemin ekonomi bakanıyla birlikte bir girişim başlattıklarını, KKTC plakalı tırlarının Türkiye içinde transit ürün taşıma imkanı bulmadığını, boş gidişin de navlun ücretini ödediğini bunun da maliyet olduğunu bu konu için çalışmalar yaptıklarını anlattı. Bu noktada daha sonra bir adım atılmadığını belirten Atakan, navlun ve lojistik noktasında bir iyileştirme yapılması gerektiğini ifade etti.