ÖZERSAY: TEK BAŞINA OLMAZ, HALK İLE OLUR
Özersay, ülkede uzun ömürlü ve uyumlu bir koalisyon hükümetinin kurulup mümkünse 5 yıl görevde kalarak bir sonraki seçimi düşünmeden ülkede istikrar sağlayıp kararlılık göstererek ülkede reformları adım adım hayata geçirmesi gerektiğini, ister partili, ister partisiz olsun halkın beklentisinin de bu yönde olduğunu ifade etti.
Özersay, ülkede bir yönetme krizi yaşandığını, piyasadaki pahalılığın dizginlenip bu zamlardan halkın korunması için adım atacaklarını, hükümetin çok hızlı bir biçimde kurulup vatandaşı bu pahalılıktan koruyacak ve fakirleşmeyi ortadan kaldırıp alım gücünü artıracak tedbirleri hızlıca hayata geçirmek zorunda olduğunu, Halkın Partisi’nin bu konuda elini taşın altına koymaya hazır olduğunu belirtti.
Son 2 ayda yaptıkları yoğun temaslarda seçmenin Halkın Partisi’ne bundan sonra ülkenin yönetilmesiyle ilgili ciddi bir güven duyduğunu belirten Özersay, ve vatandaşların Halkın Partisi’nden bu yönde bir beklentisi olduğunu söyledi.
SİM TV’de Sami Özuslu’nun konuğu olan Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “Biz ekonomik anlamda yapacağımızı söylediğimiz şeylerin altını dolduruyoruz, içi boş vaatler vermiyoruz” dedi.
Son günlerde yaşanan elektrik kesintileriyle ilgili açıklamada bulunan Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “Hava cam gibidir, tam da böyle bir dönemde elektrik kesintisi olması insanları sıkıntıya soktu. Herkes bundan şikayetçi. Çocukların sınavları var çalışması lazım, karanlık var, hava soğuk soba yakamıyor insanlar” dedi.
Kesintilerin en önemli sebebinin cihazlara hiçbir şekilde bakım yapılmaması olduğunu söyleyen Özersay “Elektrik kesintilerinin üç temel sebebi var; birisi kötü yakıt kullanılması ve cihazların bozulması, ikincisi cihazlara bakım yapılmaması. AKSA kendi bakımını yapmak için kendi santralini devre dışı bırakırken biz niye yapmıyoruz. Hükümette olduğumuz dönemde biz kükürt oranı ve diğer açıdan kötü yakıt kullanmadık ve cihazlar bozulmadı, elektrik kesintisi yaşanmadı. Bakımlarını hiç aksatmadık bakımları düzenleri olarak yapıldı” dedi.
Kıb-Tek’le ilgili olarak uzun zamandır hiçbir yatırım yapılmadığını belirten Kudret Özersay “Bir diğer konu da şu ki yatırımın yapılmamış olmasıdır. En temel sorun budur. Dörtlü koalisyon döneminde biz yatırım için bir karar aldık ama yapılmadı. UBP’nin Ekonomi ve Enerji Bakanları buna sıcak bakmadı, alternatif ararken iş işten geçti. Bugün şu anda talep çok ve sistem bunu şu anda karşılamıyor. Önümüzdeki döneme bakacak olursak Halkın Partisi’nin yer aldığı bir hükümet söz konusu olursa bir günde çözülecek bir sorun değil ama çözeceğiz. Marifet bir dönem sonra kış geldiğinde bu kesintilerin bir daha yaşanmamasını sağlamaktır. Çıkış yolu bu. Özetle bizi bu noktaya getiren insanların iyi yönetememiş olmasıdır. İnsan kendi elindeki bir cihazın bakımını yapmazsa bozulabileceğini bilmesi lazım. O dönem Kıb-Tek çalışanları bunların bakımının yapılması gerektiğini söylüyorlardı ama dikkate alınmadı” dedi.
Özersay, yakıtlarda daha önce alınan bazı numuneler gerek Türkiye’de gerekse Kıbrıs Rum tarafında tahlil edildi ve bunların kötü olduğu zaten tespit edildiğini belirterek “Bundan şu andaki yetkililerin bahsetmiyor olması o dönemki sorunları gizliyor olmasından kaynaklı. Ekonomi ve Enerji Bakanlığı’nın yakıtı tahlil etmemesinden kaynaklanıyor. Gelen baskılar üzerine Türkiye’de tahlil etmek yoluna gitmesi ve tahlilin bir kısmını açıklaması, tinyozluklarla yapılan kötü bir yönetim vardı. Memleket karanlığa doğru yürütüldü ve şu anda karanlığa mahkum edildi. Geleceğe karanlığa doğru yürüyoruz” dedi.
Elektrik kurumundaki sorunların yeni olmadığını yıllardan beri gelen sıkıntılar olduğunu söyleyen Kudret Özersay “ Bizi bekleyen en önemli sorunlardan bir tanesi elektriğin yüzde 50’si zaten özelleştirilmiş durumda. O şirketin sözleşmesinin yenilenme tarihi gelmeden önce kurumun geleceğe dönük bir vizyon ortaya koyup planlama yapması gerekir. Biz hükümete gelirsek yapacağımız çalışmalardan birisi de bu olacak. Bu yatırım fosil yakıt için olamaz artık. Çevre kirliliğini ağırlaştıran fosil yakıt yerine doğalgaz ve benzeri yollara dönük yatırıma dönüştürmek lazım. Bu adım belki bir sene sonrasını değil 3 sene sonrayı kurtaracak ama bunu yapmak gerekiyor” dedi.
Özersay, enerji konusuyla ilgili olarak birçok tedbir alınması gerektiğini belirttiği açıklamasında “Bu ülkede eğer ısı kaybını önleyecek tedbirleri devreye koyarsak, vergi indirimleriyle bunu teşvik edersek bu ülkedeki elektrik talebi azalır, elektrik üretimi de bunu karşılayabilir noktaya gelir. Isı yalıtımı ve enerji verimliliği konusunda adım atarsak sorunları azaltabiliriz. Bizim ortaya koyduğumuz böyle bir vizyondur. Daha önce görevde olduğumuz dönemde bakımları yapıp böyle bir kesintiyi bu ülkeye yaşatmadık. Bir kez bu kurumu aldatmaya çalışan bir firma oldu; kükürt oranı yüksek bir yakıtı satmaya çalıştı tespit ettik ceza keserek önüne geçtik” dedi.
Doğu Akdeniz bölgesindeki kaynağın bu şekilde batıya deniz altından döşenecek borularla aktarılması projesi ilk ortaya çıktığında biz bu konuda bilim insanlarının yaptığı raporları alıp incelediklerini söyleyen Özersay “Ben o zaman Cumhurbaşkanılğı Özel Temsilcisi görevini yapıyordum. O dönemde yaptığımız incelemeler sonucu fizibl bir proje olmadığını söyledik. Çünkü Akdeniz çok derin sulardan oluşur ve proje maliyeti çok artıyordu. Enerji arzını kesintiye uğratabilecek arızaların ortaya çıkması mümkündü. O dönemde dış politika enstrümanı olarak Türkiye’yi ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni sıkıştırmak için yapılan farazi bir proje olduğunu düşündük. O dönemde biz bunu söylediğimizde bize ters cevaplar verenler bugün o noktaya geldiğimizi gördüler” dedi.
Enerji konularında ortak bir vizyon yapılması gerektiğini belirten Kudret Özersay “Amerika Birleşik Devletleri’nin dış politikasında bu açıdan bir tutarlılık aramamak gerekir çünkü stratejik hedefler ve ulusal çıkarlar vardır. Ama daha önemli bir husus var; orta vadeli programla ilgili KTTO bir toplantı yaptı. Orta vadeli program hazırlığı çalışması siyasi partilerin de katılımıyla bir miktar tartışıldı. Orada yapılan toplantıda biz Halkın Partisi olarrak bir vizyon ortaya koymuştuk. Yeşil Enerji ile ilgili AB’nin ortaya koyduğu vizyonun sorunlu ve yarı buçuk olduğunu hatırlatmıştık. Burada muhalefetiyle, cumhurbaşkanlığıyla ortak bir çaba içerisine girmemiz gerektiğini söylemiştik. Eko sistem bir bütün olduğu için Brüksel nezdinde girişim yapmamız gerektiğini söylemiştik. Sadece Türkiye’yi ziyaret ederek değil uluslararası temasları artırarak da bu konuları ön plana çıkarmalıyız. Bu vizyonu ülkesel bir vizyon haline çevirip hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Ülkenin geleceği ancak bu şekilde aydınlık olur”
Kıbrıs konusunda da açıklamalarda bulunan Özersay “Görevde olduğumuz dönemde bizim de altını çizdiğimiz bir husus vardı madem ki Kıbrıs’ta ortaklık devletiyle ilgili müzakereler bir yere gitmiyor en azından bazı konularda birlikte işbirliği yapalım dedik. Başta da Doğu Akdeniz’deki kaynaklar konuşulmalı dedik. Kıbrıs Türk tarafı olarak ısrarı ve geliştirdiği fikirlerle bunun daha uzlaşmacı ve müzakere edilebilir işbirliğine dayalı bir modele evrildiğini görüyoruz. Bu politika içinde bulunduğumuz dönemde daha da gerçekçi bir yere doğru yöneliyor. Oturup bu bölgedeki doğal kaynaklar çıkarıldığı zaman nereye nasıl aktarılacak konuşulmalı”
Son günlerde medyada çıkan “Türkiye’nin KKTC’yi tanımadığı” söylemleriyle ilgili de açıklamalarda bulunan Özersay “Böyle bir durumu söz konusu değil. Tanıma ilişkisi zaten uluslararası hukukta tanımlanmış bir format değildir. Tanıma iradesinin varlığının tespiti tanıma için yeterlidir. Türkiye Cumhuriyeti resmi olarak Uluslararası olarak tanıdığını beyan etmiştir KKTC’yi. O tarihte Birleşmiş Milletler o kararı alırken diğer devletleri açıklamalarının yanında Türkiye Cumhuriyeti’nin tanıması ve açıklaması nettir. Dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında yapılan anlaşmalarda iki devletten birinin tanımadığını iddia etmek uluslararası hukuka aykırıdır. KKTC’yi tanıyan bir devlet olarrak Türkiye’den daha fazla şey bekleyebilirsiniz tanıma anlamında ama uluslararası örgütlerdeki üyelik nedeniyle Türkiye’nin hareket kabiliyeti kısıtlanmıştır. Bundan dem vurararak sürekli bir karamsarlığa kapılmamak gerekmektedir” dedi.
Faiz Sucuoğlu’nun geçtiğimiz günlerde Ercan Havalimanı’nın Türkiye tarafından iç hatlar muamelesi göreceği ve fiyatların düşürüleceği ile ilgili yaptığı açıklamaya istinaden “Bu konu sayın Başbakan’ın diğer açıklamalarıyla birlikte görülmeli. Çünkü bunlar birbiriyle örtüşmüyor. Ekmek 4 TL’yi geçmeyecek dedi ekmeğe zam geldi, akaryakıta indirim olacak dedi zam geldi. Ercan Havalimanı ile ilgili bir açıklama var sonra ben aslında öyle bir şey söylemedim diye bir şey var. Daha sonra da yine bir açıklama yaptı iç hat diye. Bir ülkede bir başbakan bir açıklama yapıyorsa onu hayata geçirmelidir. Burada önemli olan şey şu; madem öyle çıktığı ihale yoluyla havalimanı işletmesi özel şirket tarafından yürütüldüğü için hem buradaki şirket ile hem Türkiye oradaki şirketlerle oturup Ercan ile ilgili verilen ihalelerin şartlarının değişmesi gerekir ondan sonra olur. İç hat olacak ucuzlayacak demek doğru değil” dedi.
Konunun devamında bu tarz çalışmaların sözleşmelere uyumlu şekilde yapılması gerektiğini belirten Özersay “Anlamadığımız şey şu bir kere bir sözleşme ilişkisi var orayı işleten firmayla. Vergiler harçlar, alınacak miktar, kar payı hep bir sözleşme ilişkisiyle belirlenmiştir. Dolayısıyla bunu kendiniz karar verip yapamazsınız. Ama uçak biletlerinin ucuzlamasını sağlayacak en önemli hususlardan birisi sefer sayısının artmasıdır. Bu daha makul bir adımdır. Vergi ve benzeri yüklerin azaltılması o firmalarla oturup konuşularak yapılacak bir şeydir. Bu yönde bir girişim yapılacak ise bunu söylersiniz bu ayrı bir konu. İç hatları ve benzeri referans gereksiz bir tartışmanın başlatılmasına sebep olur. Ercan’ın verilen sözlere taahhütlere uyulmamış olması hususu tek yönlü bir mesele değildir. Bu taraftan hükümetin üstlendiği taahhütlerin gereği olarak belirli alanları boşaltmayıp firmaya vermemiş olması da bir sıkıntıdır, firmanın verdiği sözleri zamanında tutmaması da bir sıkıntıdır. Firmanın sözleşmede yazmasına rağmen daha fazla muafiyet talep etmesi de bir sıkıntıdır. Dolayısıyla hem firma hem hükümet kanadı taahhütlerini aslında yerine getiremediler, karşılıklı olarak bunların aksaması ortaya çıktı. Çok uzun bir liste var bu konularla ilgili olarak hem hükümet hem şirket tarafında. Bizim Halkın Partisi olarak söylediğimiz şudur; Ercan’ın özel şirkete satılması değil ama kamu- özel ortaklığıyla düzgün bir model Maliye’ye giriş sağlar normal şartlarda. Dörtlü koalisyon döneminde ciddi bir gelir elde ediyordu Maliye. Şimdi de elde ediyor ama kısıtlı bir gelir elde ediyor. Daha önce yapılan Kamu-Özel ortaklığı modelinde hepimizin çıkarması gereken dersler var. Bu ilişkiler kurulurken taahhütler yerine gelmediğinde nasıl bir bedel ödenecek doğru tarif edilmediği için bu sıkıntılar tam bir keşmekeşe dönüştü. Geçmişte GSM lisans devirlerinde de, elektriğin özelleştirilmesi noktasında da aynı sıkıntı yaşandı. Şirket gelip o yatırımı yapsın diye bir taraftan garantili alım avantajı, kdv avantajı sağlandı. Bu üç örnekten ders çıkarması lazım bu ülkeyi yönetenlerin. Limanlar konusunda, telekom konusunda kamu ortaklığına giderken. Sadece suçlayarak da bir yere gidilemez. Dörtlü koalisyonda hepimiz yine aynı şirketle aynı havalimanı için bir çok tartışmada bulunmuştuk. Doğru dersleri çıkarıp, doğru kararları alıp memleketi iyi yönetebilmemizdir esas olan” dedi.
Seçimlerle ilgili sorulan soruya cevap veren Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay “Dünya krizlerden geçiyor, ekonomik krizler yaşıyoruz, salgınla ilgili krizler yaşıyoruz. Bu krizleri yönetebilecek, biraz planlama yapabilecek memleket sevgisi olan insanların yönetime gelerek bu karanlıktan hep birlikte çıkmamız lazım” dedi.
Özersay, önemli olanın Halkın Partisi’nin başarısından önce, ülkenin başarısı olduğunu belirterek “Son bir yıldır bu ülkede meclis komiteleri toplanamadıysa, meclisin kendisi toplanamadıysa, meclis başkanını seçemediyse, mecliste hükümetin kendi getirdiği yasalar geçemediyse ve meclisin itibarı sarsıldıysa bunun sebebine bakmak gerekir. Bunun sebebi bir kere 26’yı buldum, hükümeti kurdum mantığıdır. Bir hükümet kurabilirsiniz doğrudur, güven oyu alabilirsiniz, kabineyi de oluşturabilirsiniz ancak meclisi çalıştıramazsınız. Hepsini bir sene içerisinde yaşadık. Yamalı bohça bir azınlık hükümeti, ardından Faiz beyin kurduğu hükümet hep aynı niteliktedir. Bundan sonra bu memleketin başarılı olabilmesi için seçimden sonra bir koalisyon olacağı kesindir. Koalisyonun her ortağının grubu bulunan partilerle bir koalisyon kurulması şarttır. Çünkü komitelerden karar geçmez, meclis başkanını seçemez, kararlar geçemez. Memlekete eziyet çektirmemek lazım. Koalisyonun uzun ömürlü olması önemlidir. İstikrarı sağlayabilecek olan şey budur. Görünen o. Çıkarmamız gereken ders bu” dedi.
Özersay, kendisinin geçtiğimiz günlerde hükümetten çekilmekle hata yaptık açıklamasıyla ilgili yöneltilen soruya “Halkın Partisi, pek çok şeyi konuştu. Kendi içinde de konuştu. Yaptığım konuşmalarda özeleştiriyle bir başlangıç yaptım. Bir kere özeleştiri yapmak, geçmişe dönük olarak yaşananlardan ders çıkarmak bir zafiyet değildir, bir erdemdir. Bir güçtür. Geleceğe doğru yenilenerek ilerlemektir. İkincisi daha soğuk kanlı olmak gerekir. Daha az duygusal olmak gerekli. Hükümetlerin devamı veya bitirilmesi söz konusuysa bunu on defa düşünmek gerekir. İçinde bulunduğumuz dönemde sağlık krizi, salgın krizi, ekonomi krizi, turizmde planlama yapılamaması dikkate alındığında daha uzun ömürlü hükümetler gerekli. O zaman gereğini yapmak gerekir” şeklinde cevap verdi.
Seçimlerdeki milletvekili adaylarıyla ilgili de açıklamalar yapan Kudret Özersay “Halkın Partisi memleketi sürekli gezen, insanları dinleyen, sorulara cevap veren bir partiyken hükümete gelince bakanlıklarda çakılıp kaldı. Önemli olan bundan sonrasıdır. Sürekli geçmişi konuşarak da bir yere varamayız. Daha tecrübeli bir partiyiz artık. Pırıl pırıl adaylar var. Yaş ortalaması itibariyle en genç parti Halkın Partisidir, 18 kadın adayıyla iddialı bir partidir. Kota dolsun diye kadınların yazıldığı bir parti değiliz. Sağlık krizini yönetirken hızlı karar alıp salgının ilk haftaları doğru yönetildi Halkın Partisi’nin ciddi bir rolüyle. Bundan sonra da krizleri önlemek anlamında Halkın Partisi’nin ciddi bir rolü olabilir çünkü memleket sevgimiz vardır. Halkın Partisi seçimden sonra hükümette olacak. Hükümeti kim kuracak bilmiyorum ama hükümette olacak” dedi.
Kudret Özersay, seçimden sonra kurulacak hükümette mutlaka olacaklarını belirttiği konuşmasını şu sözlerle bitirdi “Başarı, memleketin başarısıdır. Bu seçimin sonucunda uzun ömürlü istikrarlı bir hükümet kurulursa bu zaten başarıdır. Bizim gördüğümüz, 2018’deki siyasi parti sıralamsı değişmeyecek. İlk 3 değişmeyecek. UBP, CTP ve HP gibi bir sıra çıkmıştı. Şimdi de öyle olacak, yüzde kaç olacak, kaç vekil çıkaracak bunu kestiremiyoruz şu anda.
Anketler çorba gibi, herkes kendine göre bir anket sonucu veriyor. Biz 3 ay önce yaptırdığımızda ilk üçte olduğumuzu gördük. Sandığa katılım oranın geçen seçimle aşağı yukarı aynı olacağını düşünüyorum. Sahadayız, köy köy, STÖ’lerle ciddi şekilde temas ediyoruz. Sahadayız, doğru okuyabildiğimizi düşünüyorum. Hükümeti kim kurarsa kursun Halkın Partisi’yle kuracak diye düşünüyorum. Hükümeti halk kuracak, hükümette halk olacak.
Görünen o ki bu ülkenin menfaati neyse Halkın Partisi bu hükümette yer alacak. Şununla kurar, bununla kurmaz gibi bir konuşmayı doğru bulmuyoruz. Memleketin yararına olacak hiç bir şeyden kaçınmayız. CTP ile UBP koalisyon kurdu bu memlekette. Memleketin yararınaysa her partiyle görüşme yapar Halkın Partisi”