“Karantina uygulaması halk sağlığını korumak için önemlidir”
Halkın Partisi Genel Sekreteri ve Moleküler Genetik uzmanı Jale Refik Rogers, yurtdışından gelişlere 6-7 günlük karantina uygulaması önermelerinin nedenini çift PCR uygulamasının riski azaltsa da tamamen ortadan kaldırmaması ve geldiğimiz noktada vaka sayılarının hızlı artışı olarak açıkladı. İlk PCR testini yaptıktan sonra veya yolculuk sırasında virüsü alan bir kişinin ikinci PCR testinden sonra pozitifleşebileceğini ve bunun toplum sağlığını tehdit eden bir unsur olduğunu belirten Rogers, kısa bir karantina sürecinin güvenli bir ortam sağlayacağını anlattı: “Korona virüsü alan bir kişi 2 ila 14 gün arasında semptom gösterebiliyor. Genel olarak semptom gösterme 5. veya 6. gün oluyor. Dolayısıyla ilk hafta daha kritik. Özellikle yurt dışından bir çok üniversite öğrencisinin ülkemize giriş yapacağı bu günlerde, yaklaşık 7 günlük bir karantina süreci salgını kontrol altında tutmamızı sağlayacaktır. Bu halk sağlığı için önemlidir.”
“Vaka sayısı bu hızla artarsa üniversitelerde yüz yüze eğitim olamayacak, ekonomiye yansıması da olumsuz olacak”
Karantina uygulamasına mesafeli durulmasının ekonomik bir boyutu olduğunu ifade eden Rogers, uygulama planlanırken mağdur olabilecek sektörlere nasıl destek olunabileceğinin de düşünülmesi gerektiğinin altını çizdi. Sağlık ve ekonominin doğru bir dengeyle yönetilmesi gerektiğini ancak önceliğin halk sağlığı olduğunu söyledi. Rogers şu sözlerle devam etti:
“Sağlık Bakanı Ali Pilli’nin de durumun ciddiyetinin farkında olduğunu düşünüyorum. Ekonomik olarak zor bir zamandan geçiyoruz ama şunu da göz ardı etmememiz gerekiyor. Sürekli bir şekilde vaka ithal ederek yayılmanın hızla artışına ortam yaratırsak halk bir yere gitmekten korkacak. Evet Temmuz ayından beridir yurt dışından karantinasız girişi denedik ama şu an öyle bir dönemdeyiz ki birçok üniversite öğrencisi ülkemize gelecek, okullar açılıyor. Türkiye ve başka birçok ülkede vaka sayıları artıyor. Çocuklarımız okula gidecek. Yükseköğrenim bizim için çok önemli. Öğrencilerin esnafa ve ülke ekonomisine katkısı çok büyük. Onları kontrollü bir biçimde nasıl ülkeye getirebileceğimizi düşünmeliyiz. Sadece halkımızın sağlığı için değil, gelecek öğrencilerin sağlığını korumak için ve eğitimlerini güvenli bir ortamda almaları için de bu önemli. Hızlı bulaş ortamına izin verirsek ne çocuklarımız okula gidebilecek ne de üniversitelerde online dışında bir eğitim olabilecek. İnsanlar dışarı çıkamayacak ve biz bunun esnafa, ekonomiye yansımasını net bir biçimde göreceğiz. Ekonomiyi engellememek adına sadece bugünü düşünerek önlemler alırsak bu bize hem ekonomi hem sağlık açısından çok daha büyük sorunlar çıkaracaktır.”
“Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu paydaşları toplantıya çağırmalı”
Mart ayından itibaren çocukların okula gidemediğini ve bundan psikolojik olarak da etkilendiklerini aktaran Rogers, “Okula gitmek sadece matematik, Türkçe öğrenmeleri için değil; belli bir disiplini edinmeleri, kendi yaşıtlarıyla sosyalleşecek bir ortama girmeleri için de önemli. Bir veli, bir sağlıkçı ve bir siyasetçi olarak çocuklarımızın okula gitme haklarının ellerinden alınmaması gerektiğini düşünüyorum. Bundan sonra atacağımız adımlarda çocuklarımızı ve yüksek öğrenime gelecek öğrencileri düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Karantinanın şekli, nasıl ve kime uygulanacağı konuşulup tartışılacak bir şeydir. Bulaşıcı Hastalıklar Üst Kurulu’nun yasal olarak konusunda uzman kişileri ve paydaşları toplantıya çağırma yetkisi var. Hepsi bir araya gelerek en doğru şekilde bu süreci nasıl yönetebileceğimizi konuşabiliriz” şeklinde konuştu.
“Risk bölgelerinde rastgele PCR testi yapılması yaygın bir bulaşın önüne geçebilir”
Sağlık altyapımızın yetersizliğini de göz önünde bulundurarak ilk dalgada çok çabuk bir kapanmaya gidildiğini; ada ülkesi olmanın ve hızlı kapanmanın sayesinde hastalık fazla yayılmadan o süreci iyi bir noktada tamamladığımızı belirten Genel Sekreter, şu anda açılımlarla birlikte çok farklı bir ortam içinde olduğumuzu, iş yerlerinin, sosyal hayatın aktif olarak devam ettiğini, uluslararası uçuşlar ve karantinasız girişler nedeniyle hızlı şekilde vaka ithal edildiğini ve yerel vakaların ve birçok temaslının da görülmeye başlandığını söyledi. Yerel vaka sayısının hızla artmamasının sağlanması için aktif bir araştırma gerektiğine işaret eden Rogers, şu sözlerle konuşmasını sürdürdü: “Yoğun bakımda şu anda hastamız yok. Yaz döneminde olmamız, genel olarak açık havada bulunmamız bunun nedenlerinden biri. Virüsün açık havadaki yüzeylerde yaşama süresi daha kısa. Ama tüm bunlar durumun bu şekilde kalacağı anlamına gelmiyor. Yerel vakalar arttıkça, yüksek riskte olan hastalığı ağır geçirme riski olan kişilere bulaşma olasılığı da artıyor. Yerel bulaşı kontrol altında tutmak bu nedenle önemli. Önümüz kış; bu dönemde üst solunum yolu enfeksiyonlarının şiddeti artıyor ve yoğun bakımlarda bir yoğunluk başlıyor. Bu kış döneminin Covid-19’la birleştiğinde bizi daha da zorlayacağını düşünüyorum. Bundan sonraki süreçte kontrollü gitmemiz ve tetikte olmamız önemli olacak. Yerelde vakaları hızla yakalamak açısından Sağlık Bakanlığı’nın rastgele PCR testler yapması çok önemli. Umarım rastgele yapılan test sayıları artar ve bunu toplumla da paylaşırlar. Her bir pozitif vaka bir öbek demek ve temaslıları tespit edilip karantinaya alınmazsa o öbek hızla büyüyebilir. Hızlıca pozitif vakalar tespit edilmeli ve çok fazla kişiye bulaştırması engellenmeli. Ancak bu şekilde yaygın bir bulaşın önüne geçilebilir. Risk grupları test için öncelikli olmalıdır. Havaalanı çalışanları, taksiciler, sağlık çalışanları, yakın zamanda seyahat öyküsü olanlar gibi…”