“HALK BİLİNÇLENDİRİLMELİ, AŞILAMA HIZI ARTIRILMALIDIR”
Halkın Partisi Genel Sekreteri Gülşah Sanver Manavoğlu, dünya geneline bakıldığında Covid19 pandemisi açısından riskli bir döneme girildiğine işaret etti, yoğun bakıma yatan ve entübe edilen hasta sayılarına bakıldığında hastalığın güç kaybetmediğini görmenin mümkün olacağını aktardı. Kış mevsiminde alt solunum yolu hastalıklarının arttığını hatırlatan Genel Sekreter, katıldığı televizyon programında yaptığı değerlendirmede, aşılama hızının olması gereken düzeye getirilemediğini belirtti ve ekledi.
“Aşılanmayan veya Sinovac aşılı olanların daha çok yoğun bakımda olduğunu görüyoruz. Aşılanma süresi uzadıkça aşıya ilişkin polemiklerin de arttığını gördük. Zaten tereddütü olan kişiler bu polemiklerle daha da tedirgin oldu. Son 10 ay daha iyi kullanılabilirdi, yanlış yapıldı. Devlet kendi laboratuvarını genişletip PCR testlerini buralarda yapabilecekken test kitlerini dışarıya verip PCR testleri için özelden hizmet almıştır ve bunları da düzenli kontrol edememiştir , denetleyememiştir. İstismara açık olan bu durum israfa neden olmuştur. Havuzlama yöntemiyle tek kitle beş kişiye test yapıldığı halde tek kit için beş kişiden ücret alınmış oldu. Kriterler de net olmadığı için fazla para ödendiğini düşünüyoruz. PCR’ların devlette yapılmasının şartları sağlanmalıydı. Test sayısı artırılması için özele verildi ancak kontrol mekanizması çalışmadı. Sağlık Bakanlığı’nın aşılama konusunda başarısız olmasının nedenlerinden biri de halkı detaylı bilgilendirmemesi ve detaylı istatistiki bilgileri halkla paylaşmaması oldu. Hastaneye yatan vakaların ne kadarı aşısız, aşılı olup hastaneye yatanlar hangi aşıları olmuştu gibi bilgiler halkla şeffaf ve detaylı bir şekilde paylaşılmalıydı. Dünyada birçok ülkede bu yapılıyor. Halkın bilinçlendirilmesi için bu bilgilerin paylaşılması hayati önem taşıyor. Yaz aylarında biraz daha test sayısının azalmasını anlayabiliriz ama okullar açılmışken, kış aylarına giriyorken ve kapalı mekanların kullanımı artmışken test sayısını azaltmak anlaşılır değildi. Antijenin ücretsiz yapılması olumludur ancak PCR konusunda doğru bir kontrol mekanizması kurmamış olmaları israfı da beraberinde getirdi ve sonuçta ucuz antijen kitleri çıktı ortaya. Bu ucuz kitlerin de hata payı büyüktür. Böylece belirlenemeyen pozitif vakalar toplum içinde dolaşmaya devam edecek.”
“HALK SEÇİM YAPARKEN KİMİN MEMLEKETİ, KİMİN KENDİ MENFAATİNİ DÜŞÜNDÜĞÜNÜ İYİ ÖLÇMELİDİR”
Seçim tarihinin yaklaşıyor olmasını da yorumlayan HP Genel Sekreteri, halkın doğru değerlendirme yapmak için yakın geçmişe bakması ve kimin memleketi düşündüğünü kimin kendini düşündüğünü iyi tahlil etmesi gerektiğini söyledi. Manavoğlu şöyle konuştu: “Halk seçim yaparken kimin neden o koltuklara oturmak istediğini iyi ölçmelidir. Kim bu memleket için çalışıyor, çaba harcıyor? Kim kriz yönetebilecek? Kimin derdi sadece o makamlarda olmak? Tüm bunları anlamak için geriye doğru bakmaları yeterli, çok fazla örnek var. Halkın Partisi’nin hükümette olduğu dönemde yapılan ve saatler süren Bakanlar Kurulu toplantıları sonrası çıkan kararlara ve kararların uygulama aşamasındaki aklıselim yaklaşımları hatırladıklarında farkı görmenin çok da zor olmadığını düşünüyorum. Biz hükümetten çıktıktan sonra Halkın Partisi’nin hükümette olmasının önemini herkes çok daha iyi anladı. Bunu çok kişiden duyuyoruz. Muhalefet olduğumuzda da sorumlu bir muhalefet anlayışıyla, bağıran değil öneri sunan, hükümetin doğru karar vermesi noktasında baskı yapan bir yaklaşımda olduğumuzu halk görüyor. Bizim tek kaygımız, toplumsal faydadır. Halkın, bu anlayışa sahip kişileri seçmesi halinde ülkenin de düzlüğe çıkacağına inanıyoruz. Partimiz seçim sonrası kurulacak koalisyon hükümetinde yer aldığı takdirde, ülke menfaatine olan tüm hamlelerin atılması için, rasyonel çözümler çerçevesinde gerekeni yapacaktır. Biz hem toplumu düşünen hem yapıyı düzeltmeye çalışan hem de bu toplumun ihtiyaçlarını, önceliklerini doğru tahlil ederek adım atmayı tercih eden bir anlayış benimsiyoruz. Bizim dönemlerimizde herhangi bir görevi kötüye kullanma, kuralına uygun olmayan bir istihdam, kendi menfaatimize bir icraat yapmadığımızı herkes biliyor. Geçen hükümet dönemlerinden edindiğimiz tecrübelerimiz, aldığımız dersler ışığında yürüyüp ülkeyi özlediği yapıya kavuşturacağımıza inanıyorum.”
“YAŞANAN KRİZ VATANDAŞI EVİNE EKMEK GÖTÜREMEYECEK NOKTAYA GETİRMİŞTİR”
Ülkede yaşanan ekonomik kriz konusuna da değinen Gülşah Sanver Manavoğlu, agresif faiz indirimlerinin bu dönemde Türk Lirası’nın döviz karşısında değer kaybını artırdığını ve hayat pahalılığını da beraberinde getirdiğini ifade etti. Halkın zorda olduğunu anlatan Manavoğlu, “İnsanların evlerine ekmek götüremeyeceği, çocuklarının okul taksitlerini ödeyemeyecekleri, günlük ihtiyaçlarını eskisi gibi karşılayamayacakları bir noktaya geldik. Bu dönemdeki bu derece fakirleşme anormaldir. Pandeminin ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileriyle, zaten dünyada gerek temel gıda gerekse tüm emtia fiyatları döviz bazında sürekli artarken bir de TL’nin değer kaybı yaşaması, vatandaşın cebindeki paranın günden güne erimesine neden oluyor. Bu Türk halkına yaşatılmamalıdır. T.C. hükümetinin bu finansal hareketlerinin esas amacı ihracatın ve yatırımların artırılması olabilir ama bu yaratılan bu tablo, yabancı yatırımcıyı da uzaklaştıran istikrarsız bir tablodur ve dezavantajdır” diye konuştu.