“SEÇMEN İRADESİNE SAYGISIZLIK YAPILDI, MEŞRUİYET SORUNU YARATILDI”
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, halkın Başbakan olarak seçtiği bir ismin dışında bir kişiye görev verilmiş olmasının seçmen iradesi açısından bir temsiliyet ve meşruiyet sorunu yaratıldığını söyledi ve bunu “seçmene saygısızlık” olarak yorumladı. Sosyal medya hesabından açıklama yaparak Halkın Partisi olarak yaşananları nasıl değerlendirdiklerini paylaştı. “Neden hükümetin meşru olmadığını düşünüyoruz?” sorusunu yazan Özersay bu soruyu şu sözlerle yanıtladı: “Bir kere seçmenin parti başkanı sıfatı ile başbakanlığa aday olarak oy verdiği isim orada kenarcıkta oturduğu ve normal bir vekilin Başbakan yaptırıldığı bir durum yaratıldı. Yani seçmen iradesi açısından bir temsiliyet, meşruiyet sorunu yaratıldı, seçmen iradesine saygısızlık yapılmış oldu. Peki Başbakan seçim olmadan da değişemez mi? İstisnai hallerde evet ama o haller de bellidir. Mesela 2009’da Başbakan olan Eroğlu, 2010’da Cumhurbaşkanı seçilince UBP kurultay yaparak parti başkanı ve dolayısıyla Başbakan belirledi. Ancak orada bile bir ‘meşruiyet sorunu’ vardı. Nitekim uzun sürmedi. Şimdi ise parti başkanı partisinin başında, başka bir göreve de seçilmedi, kurultay da yapılmadı. Bunların hiçbiri yok, yan kapıdan bir başka vekil Başbakan yapıldı. Aynı durum UBP kurultayında oy veren üyelerin iradesi açısından da geçerlidir. Yani hem seçmen hem de parti üyelerinin iradesine TERS, bir temsiliyet sorunu, bir meşruiyet krizi vardır.”
“ANTİDEMOKRATİK VE İSTİKRARSIZ GİDİŞİN BEDELİNİ HALK ÖDEYECEK”
Özersay’ın açıklamasında yanıtladığı bir diğer soru “Bir vekil başbakan olsa ne olacak? Geçmişte de olmadı mı?” oldu. Daha önce de benzer bir durum yaşandığını ama faturasını halkın ödediğini hatırlattı. Özersay, “Sayın Saner iptal edilen bir kurultay ertesinde hiç de demokratik olmayan bir yoldan, bir ‘operasyonla’ Başbakan yaptırıldığı zaman ne olduysa şimdi de o olacak, şüpheniz olmasın. İstikrarsızlığın en alası şimdi de yaşanacak çünkü meşruiyet sorunu bulunan hükümetler istikrarsızlık yaratır ve kısa ömürlü olur. Ama daha da önemlisi insanların seçimlere ve genel anlamda demokrasiye olan inancı daha da yıpranır. Devletin itibarı daha da yıpranır. Bu meşruiyet krizinin varlığına rağmen böyle bir hükümet kurdurulmasındaki ısrar nedeniyle milliyetçi, ‘sağcı’ ve ‘devletçi’ geçinen ve hamaset siyaseti yapan bugünkü hükümet ortağı siyasi partiler sayesinde devlete daha da zarar verilmiş olacak” ifadesini kullandı.
“MEŞRU OLMAYAN BİR HÜKÜMETLE HÜKÜMET-MUHALEFET İLİŞKİSİ KURULMAMALIDIR”
Cumhuriyet Meclisi’nin meşru olduğunun altını çizen Kudret Özersay, meşru olmayanın hükümet olduğuna vurgu yaptı. Özersay sözlerini şöyle sürdürdü: “Cumhuriyet Meclisi meşrudur. Biz Meclis’in meşruiyetine dair bir şey söylemiyoruz. Ancak meşru olmayan bir hükümetle Meclis’te bir yasama ya da denetim çalışması yapılmasının ciddi çelişkiler yaratacağını düşünüyoruz. Meclis’te meşru olmayan bir hükümetle ‘hükümet-muhalefet’ ilişkisi kurulamayacağını, kurulmaması gerektiğini düşünüyoruz. Bunun tüm bu yaşananları normalleştirebileceğini, kanıksanmasına neden olabileceğini düşünüyoruz.”