HP GENEL BAŞKANI KUDRET ÖZERSAY: BU TARTIŞMA SEÇİM DEĞİL, DEMOKRASİ TARTIŞMASIDIR

HP GENEL BAŞKANI KUDRET ÖZERSAY: BU TARTIŞMA SEÇİM DEĞİL, DEMOKRASİ TARTIŞMASIDIR

“BU TARTIŞMA SEÇİM DEĞİL; DEMOKRASİ TARTIŞMASIDIR”
 
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay, mecliste yaşanan tartışmaların seçim tarihi değil, demokrasi tartışması olduğunu söyledi. Televizyon programına telefon bağlantısıyla katılan Özersay, seçimin yıl sonunda yapılmasına ilişkin bir nabız yoklama yapıldığını ancak grup toplantısından sonra UBP’den gelen “Değerlendirmemiz lazım” açıklamasının ardının konunun daha ileriye götürülmediğini söyledi. Şu anda meclisteki durumun, büyük bir sıkıntının geleceğinin habercisi olduğuna işaret eden Özersay, Ad-Hoc Komite kurulması, hukuka aykırı olduğu için komiteye üye vermediklerini belirtti. HP Lideri, Halkın Partisi, CTP ve TDP dava açtığını hatırlattı; “Bizim derdimiz seçim tarihi değil, dava açma sebebimiz bu değildir. Bu komiteyi kurma yetkisi yok diye açtık. Bu tartışma seçim değil; demokrasi tartışmasıdır. Bir azınlık hükümeti hukuku yok sayıp tüm komitelerde çoğunluğu ele geçirmeye çalışırsa yarın sendikalar, ihale kanunu gibi her konuyla ilgili bu hükümet her istediğini yapacak demektir. Böyle bir dünya var mı? Demokrasi yerle bir ediliyor. Problemin seçim tarihinin belirlenmesi değildi; seçimle ilgili olmasaydı da kurulmaya çalışılan komite Anayasa’ya ve Meclis tüzüğüne aykırıdır” diye konuştu.  
 
“HALKIN İRADESİ YOK SAYILIYOR, BU İŞ DİKTATÖRLÜĞE KADAR GİDER”
 
Hükümetin demokrasiyi darmadağın edecek bir adım attığına dikkat çeken Özersay,  komitede çoğunluğu olmayan azınlık hükümetinin, hukuka rağmen komitelerdeki çoğunluğu eline almak istediğini belirtti. HP Genel Başkanı, mevcut durumu şu sözlerle aktardı: “Azınlık hükümeti getireceği tüm yasaları, protokol anlaşmaları muhalefet ne oy verirse versin, muhalefeti ve meclisi by-pass ederek geçirecek. Yapmaya çalıştığı budur. Geçen cuma günü, Sayın Ersan Saner’in imzasıyla bir başvuruda bulunuldu; ‘Mecliste UBP olarak bir komitede çoğunluktayım, iki komitede değilim. O iki komitede de çoğunluk UBP’ye verilsin’ denildi. Bir azınlık hükümeti çoğunluğu ele geçirmeye çalışıyor. Bu bir güç zehirlenmesidir, bu iş diktatörlüğe kadar gider. Meclisin kendi iç tüzüğüne göre komiteler yılda iki kez belirlenir; iki kez belirlendi zaten. Bu hukuk tanımazlıktır ve çok tehlikelidir. Bu kararlar Hukuk Komitesi’nde belirlenecekken, Hukuk Komitesi’nin gündemindeki bir konuyu gasp ediyor ve Ad-Hoc Komite kurdurarak konuyu oraya taşıyor. Tüm bunlar halkın iradesini de yok saymaktır.”
 
“KURULTAY UĞRUNA DEVLETİ VE KURUMLARINI EZİYORLAR”
 
“UBP, devleti kuran parti olmakla övünür; topluma liderlik eden insanların bir devlet kurması tabii ki çok değerlidir ama marifet o devleti yaşatmak, devlete devlet muamelesi yapabilmektir, devleti itibar sahibi yapabilmektir. Devletin kendi hukukuna, kendi kurumlarına saygı duymadığı, itibarsızlaştırdığı bir dönem yaşatıyorlar bize” diyen Özersay, tüm bunların memlekete yapılacak en büyük kötülük olduğunu ifade etti. UBP’nin, ekim sonundaki kurultaydan önce; yapamayacak olsa bile, imzalanan protokolde Türkiye’ye söz verdiği gibi yasaları komiteye sevk etme anlayışında olduğunu anlatan Özersay, iş yapar gibi görünerek para gönderilmesini sağlamayı amaçladıklarını anlattı. Ersan Saner’in böylece ekimdeki kurultaya rakiplerini zayıflatarak girmeyi planladığını belirten Özersay, “Devleti, kurumlarını ezmek pahasına kurultayı kazanmayı amaçlayan bir zihniyet. Memleketi getirdikleri nokta budur. Her şeyi kurultay kavgasına kilitlediler. Bu kabul edilemez, devlet adamlığına da yakışmaz” dedi. Mecliste vakıflarla ilgili bir soru sorarken, soruyu Ersan Saner’e mi, Erhan Arıklı’ya mı yoksa Bertan Zaroğlu’na mı soracağı konusunda tereddüte düştüğünü anlatan HP lideri, Vakıflar Dairesi’nin ülkenin hukukuna göre Başbakan’a yani Ersan Saner’e bağlı olması gerektiğini, koalisyon pazarlığı çerçevesinde YDP’ye verildiğini ancak geçen gün yapılan bir pazarlık sonucu Bertan Zaroğlu’na verildiğinin konuşulduğunu belirtti. Vakıflar Dairesi’ne ilişkin bir konuyu sorgularken kime soracağının belli olmadığını, devletin getirildiği noktanın bu olduğunu söyledi.