HALKIN PARTİSİ TCEK: ÜLKEDEKİ GERİCİ HAREKETLERE HEP BİRLİKTE KARŞI KOYMALIYIZ
Halkın Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Komitesi (TCEK) son günlerde ülkemizde laiklik, demokrasi, insan hakları ve toplumsal cinsiyet eşitliği bağlamındaki değerlere ve kazanımlara dönük saldırılardan derin endişe duyduğuna ve bu tür gerici hareketlerin kök nedenlerine inilerek toplumun karşı karşıya olduğu tehlikeye toplumsal dayanışma ile karşı çıkılması gerektiğine dikkat çekti.
Halkın Partisi TCEK tarafından yapılan açıklamada “Kıbrıslı Türkler olarak ithal ve amacı çok net olan bu toplum mühendisliğinin bir parçası olmayı kabul etmiyoruz. Bu noktada yakın zamanlarda sık sık basına yansıyan ve yasal bir çerçevesi olmayan din kursları, bu kurslara eğitim alanlar ve verenlerin hangi kararlar ve kaynaklarla bu faaliyetleri yürüttüklerini sorgularken, laiklik, hukuk devleti ve özgürlüğümüz için verdiğimiz mücadelelere gölge düşüren bu uygulamalardan ciddi endişe ve rahatsızlık duymaktayız. Bardağı taşıran son damla olarak KKTC Din İşleri Başkanı’nın verdiği bir seminerde, kadın bedeninden bir meta gibi bahsetmesi; kendi bedeni üzerinde tek hak sahibi olması gereken kadına, evlilik, erkeğin istediklerine razı olması gibi konularda roller biçip, bunları yapmak zorundadır gibi otoriter bir dil kullanmasını Halkın Partisi ve Halkın Partisi Toplumsal Cinsiyet Eşitliği komitesi olarak şiddetle kınıyoruz” denildi. Açıklamada devamla “Bu ülkede toplumsal cinsiyet eşitliği için verilen mücadele sadece kadının değil tüm bireylerin kendi bendeleri üzerinde hak sahibi yegane kişi olmaları, devletin vatandaşları için sunduğu tüm imkan ve fırsatlara eşit erişim hakkı için, eşit eğitim, sağlık, iş imkanı ve en önemlisi can güvenliği için verilmiştir. Halkın Partisi TCEK olarak da bizim prensiplerimiz bu doğrultudadır” ifadelerine yer verildi.
İSTİFA YA DA GÖREVDEN ALMANIN ÖTESİNE GEÇİLMELİ
Halkın Partisi TCEK tarafından yapılan açıklamada toplumun tüm kesimlerinde tepkilere neden olan açıklamayı yapan Din İşleri Dairesi başkanının istifa etmesi ya da görevden alınmasının gerekli olmakla birlikte tek başına yeterli olmayacağına ve perdenin gerisine yani bu yaşananların asıl nedenlerine odaklanılması gerektiğine dikkat çekildi. Açıklamada “Din İşleri Dairesi başkanının istifası veya görevinden alınması, anayasamıza aykırı söylemleri yüzünden yargılanması elbet bizi de mutlu edecektir. Ancak geldiğimiz noktada bu sadece bir adımdır. Gerisinde kendisine bu konuşmayı yapma cesareti veren nedenleri ve olguları da gözden kaçırmamak ve tam da aslında üstümüze çöreklenmeye çalışan bu gerici ve otoriten zihniyetten kurtulma mücadelesi vermemizdir aslolan” ifadeleri kullanıldı.
SİNE-İ MİLLET KARARININ NE KADAR HAKLI OLDUĞU ORTAYA ÇIKIYOR
Meşru olmayan bir hükümetin yaratabileceği sonradan telafisi mümkün olmayan zararlara aylar önce işaret ettiklerini ve bu türden bir hükümetin istifaya zorlanmasının şart olması gerektiğini vurguladıklarını da hatırlatan HP TCEK, geçen süre zarfında toplumun değerlerine ve kurumlarına bu gayri meşru hükümetin kurulması ertesinde yapılan saldırıların Halkın Partisi tarafından alınan sine-i millet kararının ne kadar doğru olduğunu bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Açıklamada “Bizler Halkın Partisi olarak iradeyi tamamen başkasına teslim eden bir yapıyla aynı çatı altında çalışıyor olmanın sadece bu gayrimeşru durumu meşrulaştıracağına inandığımız için sine-i millet kararı aldık ve bugün geldiğimiz noktada ne kadar haklı bir adım attığımızı da üzülerek ve yaşayarak tecrübe ediyoruz” denildi.
ADETA BİR FRAGMAN İZLEDİK!
Açıklamada devamla şu ifadelere yer verildi:
“Son yaşanan bu olayla aslında devletin denetimi ve gözetimi dışındaki yer altı din kurslarının, tarikatların, cemaatların, mafayanın, kara paranın, yozlaşmış siyasetin ve siyasetçinin bizi götüreceği noktanın kısa bir fragmanını izlemiş olduk. Buna karşı vereceğimiz mücadelenin de dini kendi çıkarları için istismar edenleri, irademizi teslim edenleri, mafyayla iş tutanları, tecavüzü meşrulaştıranları aynı derecede rahatsız edecek bir dozda olması için bütün toplum kesimleriyle ortak mücadele zamanı gelmiş ve geçmiştir bile.
İNSAN BEDENİNİ DENETİM ALTINA ALIP TAHAKKÜM KURMAYA DÖNÜK POLİTİKALAR OTORİTER REJİMLERE HASTIR
Halkın Partisi TCEK tarafından yapılan açıklamada devamla “otoriter rejimlerin, “beden”i denetim altına alıp, bunun üzerinden devlet politikaları üretmeleri yeni bir olgu değildir. Tam da bu davranışlar ve uygulamalar yüzündendir ki bedenleri en çok hırpalanan biyolojik cinsiyeti kadın olanlarla, cinsel yönelimi ve cinsiyet kimlikleri dayatılan normların dışında kalanların hak mücadeleleri onlarca yıldır sürüyor. Ne yazıktır ki, son yıllarda yükselen muhafazakar ve otoriter yapılar ve siyasi yaklaşımlar hak temelli alanlarda yapılan çalışmalar ve kazanımlarda ciddi bir gerilemeye neden olmuşlardır.
Bahse konu otoriter zihniyet ve yönetim şekilleri, devletin gündelik yaşamın her alanını kontrol altına alma, kurallarını belirleme ve bu kurallar dışında kalanları cezalandırmak suretiyle toplum üzerindeki tahakkümlerini korumak derdindedirler. Gündelik yaşamın kontrol ve kurgusunu ele alma aracı olarak insanların bedenlerine yapılan müdahale listenin başında gelmektedir. Ne giyileceğinden, nasıl davranılacağına, özel yaşamdan, eğitim, sosyal ve iş hayatının dahi nasıl şekilleneceğine karar veren otoriter yapı, bu mühendisliği çoğu zaman dini değerleri üzerinden yapar. Daha açık söylemek gerekirse dini, kendi meşruiyetinin sürdürülebilirliği için kullanır. Bunun da insanlık tarihinde sayısız örneği vardır.
Bu genel zeminden yola çıkarak bir süreden beridir, ülkemizin laik, demokratik, özgür, eşitlikçi dokusunu için verilen onca mücadelenin değersizleştirildiği, yok sayıldığı, kimliğinin önemsizleştirildiği bir dizi olaylar zincirine şahit oluyoruz. Yaşanan bu olayları siyasi bir toplum mühendisliğinin parçası olarak görüyor, esasen gerici ve toplumsal değerleri tehdit eden bu gelişmeler karşısında yüzeysel değil kök nedenleri gözden kaçırmadan ortak mücadele edilmesi gereğine bir kez daha dikkat çekmek istiyoruz”.