“TARIM-GIDA-HALK İLİŞKİSİNDE BELEDİYECİLİK YAŞAMSAL”
Halkın Partisi Tarım Komitesi Başkanı ve MYO üyesi ziraat yüksek mühendisi Yrd. Doç. Dr. Turgut Alas tarım-gıda-halk ilişkisinde belediyeciliğin yaşamsal önemde olduğuna dikkat çekerek açıklamalarda bulundu. Alas açıklamasında “Pandeminin başında marketlere yapılan akınlar ve evde yemek yapma zorunluluğunun artması gıdayla kurduğumuz ilişkinin değişmesine neden oldu. Bunun yanında mevsimlik işçilerin hareketliliğinde yaşanan sorunlar, kapanmalar nedeniyle üretimde ve gıda tedarik zincirlerinde yaşanan aksaklıklar, tarım ve gıda ürünlerinde ihracat yasaklarıyla kendisini gösteren korumacılık eğilimleri gibi etkenler gıda ve tarımsal üretim konusunu gündemimize getirdi ve serbest ticaret ekonomisinin sınırlılıklarını bizlere tekrar hatırlattı” dedi.
“ÇÖZÜM ÜRETEN BELEDİYELERE İHTİYACIMIZ VAR”
Yrd. Doç. Dr. Alas “Bu süreçte, ülkemizde, özellikle gıdada ve tohumda dışa bağımlılık her zamankinden fazla konuşuldu. Gıda güvencesi, tarımsal üretim, kooperatifleşme gibi konular sıklıkla gündeme geldi. Adil ve sağlıklı gıdaya erişimin güçlü bir orta sınıf talebi olarak ortaya çıktığını söylemek mümkün. Fakat, tarım ve gıda meselesi elbette ki bir orta sınıf konusu olmanın ötesine uzanıyor. Uzun süredir artmakta olan gıda fiyatları; ekonomik kriz; artan işsizlik; yoksulluk ve enflasyon; dar gelirlilerin sağlıklı ve yeterli gıdaya erişimini ciddi bir sorun haline getiriyor. Tüm bunlar bağlamında gıdaya erişim, üretim sorunları, kırsaldaki geçim derdi belediyelerin de meselesi haline geliyor. Bu şartları göz önüne aldığımızda, tarım ve gıdada, tarladan sofraya farklı safhalarının birden çoğuna çözüm üretmeyi hedefleyen belediyelere ihtiyacımız var. Belediyelerin aktif rol oynayacağı uygulamalar, üretim süreçlerine verilen desteklerden ürünlerin pazarlanmasına ve tüketicilere ulaşmasına kadar birçok alana yansımalıdır” ifadelerini kullandı.
“TARIMSAL ALTYAPIYA YATIRIM BELEDİYECİLİK POLİTİKASİ OLMALIDIR”
HP MYO üyesi Alas “Tarla ve bahçe yollarının onarımından hayvan içme suyu göletlerine, sulama sistemleri ve kanallarının inşasından meraların ıslahına kadar bir çok faaliyette yerel yönetimlerin de katılımcı ya da yönetici olacağı projeler oluşturulmalıdır. Üretimi destekleme amacıyla makine parkları, soğuk depolama, gıda kurutma gibi tesislerin kurulması, çiftçinin erişimine süt soğutma tankları, salça ve üzüm makineleri sunma gibi hizmetler de belediyeler tarafından sağlanabilir. Ayrıca, çiftçi eğitimleri, teknik destekler ve biyoteknik mücadele de verilen diğer hizmetler arasında olmalıdır. Üretime yapılan bu destek ve katkıların yanı sıra tarımsal ürünün satın alınması, işlenmesi ve tüketiciye ulaştırılmasına yönelik projeler de düşünülmelidir. Belediyeler ile kooperatifler veya doğrudan üretici ile sözleşmeli üretim modelleri gerçekleştirilebilir. Belediyelerin ön ayak olduğu sözleşmeli tarım, kâr odaklılık yerine çiftçi yanlısı bir yaklaşımla yapılırsa, hem çiftçilerin ürünlerinin daha iyi fiyatlarla satın alınması sağlanabilir hem de çiftçiye garantili alım vermek suretiyle piyasanın belirsizliklerine karşı bir miktar koruma alanı sunabilir. Pazarlama, markalaşma ve lojistik faaliyetler de çiftçilerin en büyük sorunlarından biri olan pazarlamayı ve tüketiciye ulaşımı kolaylaştıran önemli mekanizmaları oluşturabilir. Kooperatifleşme eğiliminin belediye politikalarına da yansıtılması gerekmektedir. Ve elbette ki tüm bunların yanında, yoğun kimyasal, ilaç ve su kullanımını gerektiren ve bazı çevresel zararları olan konvansiyonel tarıma karşı agro-ekolojik çözümler geliştirmek; iklim krizi, kuraklık gibi sorunları ele alıp, bunlar hakkında çözümler üretmek de acil bir şekilde ele alınmalıdır. Bu meselelerin, belediyelerin acil ve öncelikli politika üretme alanına girmesi de şarttır. Halkın Partisi yerel seçimlerde bu vizyonu ortaya koyan bir yaklaşıma sahip olacaktır” dedi.