Kıbrıs Türk Halkı 1963-1974 yılları arasında mahrumiyeti, göçü, ölümü içeren çok zor bir dönemden geçmiş ancak ortaya koyduğu toplumsal dayanışma sonucunda kimliğini koruyarak varlığını sürdürmüştür. Bu sıkıntılı dönemin sonucunda Yunan darbesi ile yeni bir tehlike ve tehdit ile karşı karşıya kalınmıştır. Böyle bir ortamda Garanti Antlaşması’nın verdiği hakka dayalı olarak gerçekleşen barış harekatı sonucunda Türk Halkınındesteğini yanında hisseden Kıbrıs Türk Halkı, bir yandan toplumsal varlığını sürdürmeyi, diğer yandansa Kıbrıs’ta ki olası bir çözümü bizim için son derece önemli olan iki-kesimlilik temeline oturtacak bir zemini elde etmiştir. 20 Temmuz ile başlayan süreç, Kıbrıslı Türkler açısından mahrumiyetin, göçün ve ölümlerin son bulduğu, yıllarca sığınmak zorunda bırakıldığı getto ortamlarından kurtulup, can ve mal güvenliğinin sağlandığı bir özgürlük ortamını sağlamıştır.
Kıbrıs Türk Halkı 20 Temmuz 1974 öncesi karanlık döneme geri dönmeyi, siyasal eşitlik statüsünü kaybedecek bir duruma gerilemeyi ve o acıları yeniden yaşamayı haklı olarak asla istememektedir. Kıbrıs’ta bulunacak olan olası bir çözümde bu hassasiyetin dikkate alınması ve Halkın Garanti sistemi konusundaki beklentisinin karşılanması çözümün kalıcı olması ve yaşayabilirliği açısından elzemdir. Halkın Partisi olarak ülkenin farklı bölgelerinde temas ettiğimiz vatandaşların büyük bir bölümünün bir çözümle bağlantılı olarak en hassas olduğu konulardan birisinin güvenlik olduğunu görüyoruz. Kapsamlı bir çözüm her iki toplumun da içine sindirebileceği bir denge içermek zorundadır. Öte yandan 20 Temmuz 1974’ün 42. Yıldönümünde artık Birleşmiş Milletler parametresine de dönüşmüş olan garanti sistemi ve iki-kesimlilik temeline oturan bu güvenlik endişesi mutlaka dikkate alınmalıdır.
20 Temmuz 1974’ün üzerinden 42 yıl geçmiş olmasına rağmen kendi kendimizi yönetmek, kendi ayaklarımız üzerinde durmak ve kurumsallaşmak konusunda olması gerekenden çok daha az yol aldığımızı kabul etmeliyiz. Adalete, şeffaflık, hesap verebilirlik ve liyakat ilkelerine dayalı bir devlet yapılanması kurulmaması, geçmişte verilen toplumsal mücadeleye de yakışmamaktadır.
42 yıldan sonra gelinen aşamada toplumsal birlikteliğimizi sağlayıp bu kez yeni ve farklı bir mücadele sürecini başlatmak zorundayız. Bu, iyi yönetim ilkesine dayalı olarak kendi kendimizi yönetebilmek, varlığımızı ve çağdaş değerlere dayalı kimliğimizi koruyabilmek için vereceğimiz mücadeledir. Halkın Partisi olarak bu düşüncelerle bugüne değin verilen toplumsal mücadelede yaşamını yitiren tüm Şehitlerimizi ve Gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, verdikleri mücadeleye yakışır bir düzen kurma kararlılığımızla Halkımızın Barış ve Özgürlük bayramını kutluyoruz.