“BU KAOSU BELEDİYE SEÇİMİ DEĞİL ERKEN SEÇİM TEMİZLER”
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay Anayasa Mahkemesinin haklı olarak aldığı iptal kararından sonra ülkede ortaya çıkan kaosun bir belediye seçimiyle ortadan kalkmayacağına dikkat çekerek “doğal yollardan kurulmayan ve eğreti olan bu hükümet devam ettiği sürece değil belediyeler sorunu, başka herhangi bir sorun da çözülemez. Bu nedenle oluşan kaosu belediye seçimi değil erken seçim ve bu hükümetin gitmesi temizler” ifadelerini kullandı. Özersay açıklamasında erken seçimle meşruiyeti tartışmalı olmayan yeni bir hükümetin oluşmasıyla hızla belediye reformunun anayasaya uygun olarak doğru şekilde geniş bir katılımcılık anlayışıyla tamamlanması gerektiğini, diğer yasal düzenlemelerle çalışanların intibaklarının da bir tamam hazırlanması ertesinde Aralık ayındaki yeni bütçeye belediyeler reformuna uygun şekilde kalemlerin gerçekçi şekilde dahil edilmesinin bir ihtiyaç olduğunu vurguladı. Şu anda Kasım ayında belediye seçimleri yapılması durumunda kimin hangi belediyeye, hangi alandan sorumlu olacak şekilde hangi yetkiler ve hangi personel ve de hangi gelir kaynaklarıyla yönetmeye talip olduğunun belirsiz kaldığına da işaret eden Özersay “demokratik seçimler bu şekilde yapılmaz, burada aday olunan görevin tam olarak ne anlama geldiği tam bir muammadır ve bu şartlarda sağlıklı bir belediye seçimi mümkün olamayacaktır” vurgusu da yaptı.
HP lideri Özersay bir erken seçim öncesinde Anayasa Mahkemesinin kararını da dikkate alarak genele şamil değil, sadece bu döneme özgü olacak şekilde ve her konuda değil sadece gündelik zorunlu hizmetlerin yürütülmesini sağlayacak şekilde Belediye Başkanlarının, Belediye Meclis üyelerinin ve Muhtarların yetkili kılınacakları bir geçici düzenlemenin yapılabileceğine dikkat çekerek “eğer meşruiyet sorunu olan bu hükümet erken seçimi kabul etmezse Ana Muhalefet CTP’nin Ekim ayında Meclis’in açılmasıyla birlikte Meclis boykotunu devreye koyması, hükümetin altından Meclis’te kurulan o sahneyi çekip alması ve erken seçimi zorlaması tek çıkar yoldur, bu bizim düşüncemizdir” dedi.
“HEM HÜKÜMET HEM DE ANA MUHALEFET ÇELİŞKİLİ BİR POZİSYONA DÜŞTÜ”
“Anayasa mahkemesinin haklı kararından sonra sadece gayrimeşru hükümet için değil, maalesef ana muhalefet partisi için de bir AÇMAZ ortaya çıktı, kendi içinde çelişkili siyasi bir pozisyon ortaya çıkmış oldu” diyen HP lideri Özersay “ya anayasayı birlikte çiğneyecekler, birlikte ihlal edecekler ya da bazı konuları Anayasa mahkemesine taşırken bazı başka konuları bilerek ve isteyerek mahkemeye taşımayacaklar” vurgusu yaptı. Özersay bu çelişkili durumun esasen meşruiyet sorunu olan bir hükümetle Meclis çatısı altında olağan bir hükümet varmış gibi davranmaya devam edilmesinden kaynaklanıyor olduğuna dikkat çekerek “bu nedenle böyle bir hükümetle birlikte çalışma ya da ortak akıl bulma ilişkisi içerisine girmeye devam edilirse yeni kaosların da kapıda olduğunu herkes bilmelidir” dedi. Anayasa Mahkemesi tarafından bu kez de Belediyeler reformu adı altında yapılan yasanın iptal edilmesinin ya seçimin daha sonraki bir tarihe kalmasını gerektirebileceğini ya da 18 belediye için başlatılan seçim süreçlerinin bir aşamasında kendimizi 28 belediye için seçim yapar durumda bulacağımızı vurgulayan Özersay “bu da doğal olarak yeni ve farklı krizlerin yaratılması anlamı taşıyacaktır” dedi.
“YENİ BÜTÇE YENİ HÜKÜMETİN YAPACAĞI GERÇEK BİR REFORMLA UYUMLU OLMALI”
Belediyeler reformu ile Aralık ayında yapılacak yeni bütçenin uyumlu olmasının da bir ihtiyaç olduğuna dikkat çeken HP lideri Özersay “biraz da bu nedenle hemen erken seçim kararı alınarak yeni ve meşru bir hükümetin kurulmasının önünü açmak, anayasaya uygun bir belediyeler reformunu salimen tamamlamak ve bütçeyi de belediyelerin yeni yapısına ve yeni yetkilerine uygun olarak revize etmek en mantıklı yaklaşım olacaktır” ifadelerini kullandı. Özersay ayrıca “belediyelere aday olacak olanlara seçim öncesi makul bir zaman tanınarak, kimin nereden aday çıkabileceği önceden bilinerek, kimin hangi belediyede hangi yetkiler ve hangi mali imkanlarla yönetmeye talip olacağı önceden bilinerek, seçimin makul bir zeminde yapılması şartlarının hazırlanması ve belediye seçimlerinin ona göre yapılması en doğru yaklaşımdır” dedi. Şu anda Kasım ayında belediye seçimleri yapılması durumunda kimin hangi belediyeye, hangi alandan sorumlu olacak şekilde hangi yetkiler ve hangi personel ve de hangi gelir kaynaklarıyla yönetmeye talip olduğunun belirsiz kaldığına da işaret eden Özersay “demokratik seçimler bu şekilde yapılmaz, burada aday olunan görevin tam olarak ne anlama geldiği tam bir muammadır ve bu şartlarda sağlıklı bir belediye seçimi mümkün olamayacaktır” vurgusu yaptı.
“YAPILMASI GEREKEN ŞEY YEREL YÖNETİCİLERİN YETKİLERİNİN KISITLI UZATILMASIDIR”
Bir erken seçim öncesinde Anayasa Mahkemesinin kararını da dikkate alarak genele şamil değil, sadece bu döneme özgü olacak şekilde ve her konuda değil sadece gündelik zorunlu hizmetlerin yürütülmesini sağlayacak şekilde Belediye Başkanlarının, Belediye Meclis üyelerinin ve Muhtarların yetkili kılınacakları bir geçici düzenlemenin kaçınılmaz olduğuna dikkat çeken Özersay “bunun haricinde böyle bir hükümetle başka da bir ortak çalışma yapılmamalıdır aksi halde son birkaç ayda yaşadıklarımızın daha beterini tecrübe ederiz” uyarısı yaptı.
Halkın Partisi Genel Başkanı Kudret Özersay’ın açıklamaları şu şekilde:
“Anayasa mahkemesinin haklı kararından sonra sadece gayrimeşru hükümet için değil, maalesef ana muhalefet partisi için de bir AÇMAZ ortaya çıktı, kendi içinde çelişkili siyasi bir pozisyon ortaya çıkmış oldu. Ünal bey a) belediye seçimlerinin aynı tarihte yapılması konusunda; b) Belediye Başkanlarıyla muhtarların ve belediye meclis üyelerinin seçime kadar yetkili kılınmaları konusunda; c) Belediyelerin 28’den 18’e düşürülmesini sağlayacak birleştirme yasasıyla seçime girilmesi konusunda ısrarlı olacakları mesajı veriyor ve bu işi ŞİP-ŞAK bitireceklerini ima ediyor. “Muhalefetle istişare edip yapacağız, işbirliğine açığız” mesajı vermesi ise ana muhalefeti de zora sokuyor (muhtemelen niyeti de bu zaten).
Oysa ana muhalefet bu konularda gayrimeşru hükümetle anlaşsa vay, anlaşmasa vay! Anlaşsa ANAYASAYI BİRLİKTE İHLAL eden konumuna girecek. Bu konulardan sadece seçimin tarihinde hükümetle anlaşsa, “belediyelerin birleştirilmesini mahkemeye taşıyorsunuz da seçimin tarihini neden yeniden mahkemeye taşımıyorsunuz” benzeri bir çelişkili durumla karşı karşıya kalabilecek. “Belediye seçimleri geciktirilmeden en erken zamanda yapılmalı” derken mahkemeye belediyelerin birleştirilmesi konusunu taşıdığında iptal kararı çıkarsa belediye seçimleri değil erken, çok daha geç bir tarihte yapılacak. Hatta seçime az bir zaman kala belediyelerin birleştirilmesi kararı çıkarsa mevcut 28 belediyeye göre seçimin yapılması gerekecek ki o zaman da 18 belediye başkan adayı adaylığını açıklamışken ve seçim süreci başlamışken birden bire kendimizi 28 belediye için seçim yapmak durumunda da bulabileceğiz veya seçimin iptali kaçınılmaz olacak. Yani mevcut kaosun değil çözümü, yeni ve daha farklı kaosları tetikleme ihtimali yüksektir.
Aslında bütün bunlar doğal yoldan kurulmayan, eğreti ve meşruiyet sorunu olan bir hükümetin varlığına rağmen Meclis’te kalma ve Meclis içinde olağan muhalefet yöntemleriyle mücadele siyasetinin geçen birkaç aylık sürede yaşananların da gösterdiği gibi Halk yararına bir sonuç doğurmayacağını ortaya çıkardı. Meşru olmayan bir hükümetle Meclis’te meşru zeminde bir hükümet-muhalefet ilişkisi kurmanın yarattığı çelişki de cabası!
Bu şartlarda memleket için en doğrusu nedir?
Herkesin kendine göre bir doğrusu olabilir elbet. Bize göre böyle bir hükümetle sadece belediye konusu da değil herhangi bir sorunun sağlıklı bir şekilde çözümü mümkün değil. O nedenle;