“ÜLKENİN YENİDEN AYDINLIĞA KAVUŞMASI İÇİN GEREKENİ HALK SANDIKTA YAPACAKTIR”
Halkın Partisi Milletvekili Tolga Atakan, Kıbrıs Türk halkının tecrübe ettiği en kötü hükümet döneminin bittiğini, yaşanan 10 aylık kara dönemin aydınlığa kavuşması için halkın sandıkta gerekeni yapacağına inandığını söyledi. Yaşanan gelişmeleri katıldığı televizyon programında değerlendiren Atakan, UBP-YDP ve DP’den oluşan azınlık hükümetinin istifasını şu sözlerle yorumladı: “Sayın Ersan Saner’in yaptığı açıklamada aşılardan, yol projelerinden bahsetti. Ulusa sesleniş metniyle karıştırıldı diye düşündüm dinlerken. Kıbrıs Türkleri’nin bu adada var olduğu dönem boyunca tecrübe ettiği en kötü yönetim şekline tanık olduk. Kıbrıs Türk halkı için çok kötü bir 10 ay olmuştur, baş mimarı da Sayın Saner’dir. Hükümetin kurulduğu günden beri yapılan söylemler, eylemler, ortaya koydukları perspektif dikkate alındığında haklılığımız da kolayca görülüyor. Ekim 2021’de bizi seçime götürmek üzere kurulmuş bir hükümetti. Kurulurken halka verilen sözler, atılan imzalar 24 saat geçmeden unutuldu. Belli vaatler verilerek kurulmuş bir hükümet yapısı olduğunu bağımsız vekillerle ilgili yaşanan gelişmelerden de gördük. Bizim siyaset anlayışımıza ters olsa da sahip oldukları bu siyaset zihniyeti içinde olağan şeyler bunlar. ‘Hükümet düştü’ diyorlar; kütlesi olmayan bir şey düşmez. Bugüne kadar bitkisel hayat süren bir yapıydı, istifa da o nedenle malumun ilanı oldu.”
“KOLTUKTA DAHA UZUN OTURMAK İÇİN ÇADIR TİYATROSUNU DEVAM ETTİRDİLER”
Azınlık hükümetinin görevde olduğu 10 aylık süreçte pandemi, ekonomik kriz ve dünyada yaşanan gelişmelerin ülkeye yansımaları gibi hayati faktörleri görmezden geldiklerini aktaran Atakan, önceliklerinin olabildiğince koltukları korumak olduğunu belirtti. Atakan, “Hükümette oldukları süreç boyunca, pandemi, ekonomik kriz, dünyadaki gelişmelerden KKTC’nin daha da etkilenmesine neden oldular. Ve bunu o koltuklarda daha uzun süre oturmak uğruna yaptılar, çadır tiyatrosunu devam ettirdiler. Memleket zora girmiş, vatandaş sıkıntı çekmiş, döviz artmış, esnaf kan ağlıyor, turizmciler bağırıyor ama hükümetin hiç umrunda değil. Yaşanan bu kara dönemin yeniden aydınlığa kavuşması için halkın sandıkta gereğini yapacağına inanıyorum” diye konuştu.
“SİYASİ ETİK KAYGILARI OLSA, KENDİ ADAYLARINI 12 TURDA MECLİS BAŞKANI SEÇTİREMEDİKLERİNDE İSTİFA EDERLERDİ”
HP Milletvekili Atakan, Cumhurbaşkanı’na sunulan istifanın yaklaşan UBP kurultayıyla ilgili olabileceğini ifade etti. “Öğrendik ki bırakın koalisyon ortaklarını UBP’li vekillerin dahi bu istifadan haberi yoktu. Sayın Saner, istifayı sunduktan saatler sonra partilileri bilgilendirdi” diyen Atakan, kurultay döneminin UBP ve üyelerinin dışında kimseyi ilgilendiren bir konu olmamasına rağmen, yaşatılan süreç nedeniyle ülkedeki herkesin “Şu kurultay olsun bitsin de önümüzü görelim” dediğini belirtti. Atakan sözlerini şöyle sürdürdü: “Saner’in nisabı gerekçe gösterip ‘siyasi etik’ gereği istifa ettikleri söylemi de gerçekleri yansıtmıyor. Çünkü bu hükümet güvenoyu aldığı gün bile üç saatlik bir gecikmeyle Meclis’i açabilmiştir. Her iki yasama döneminde de nisap sorununun yaşanmadığı bir Meclis oturumu neredeyse hiç olmadı. Bu hükümet 27+1 vekilin desteğiyle kuruldu. 28 vekil desteğiyle kurulan hükümetin nisap sorununu rezalete evirmesini izledik. 26 vekil desteğiyle kurulan dörtlü koalisyon hükümeti bir vekilin sağlık sorunu nedeniyle gelememesiyle sadece bir kez nisap sorunu yaşamıştı. O nedenle siyasi etik gerekçesi inandırıcı değildir. Eğer siyasi etik için adım atacak olsalardı; kendi adayını 12 turda Meclis Başkanı seçtiremediği gün istifasını verirdi.”
“SEÇİM TARİHİNİN ÖNCEDEN BELİRLENMESİ ŞARTIYLA BİR TEKNOKRAT HÜKÜMETLE SEÇİME GİDİLMESİNİ DESTEKLİYORUZ”
Halkın Partisi’nin seçim tarihinin önceden netleştirilmesi şartıyla teknokrat bir hükümeti desteklediğini aktaran Tolga Atakan, istifanın sunulduğu Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın anayasal sürece uygun davranmasından yana olduklarının altını çizdi. HP Milletvekili, “Sayın Cumhurbaşkanı’nın önünde belli bir süre var, siyasi parti başkanlarıyla istişare edecektir. Bir hükümet oluşabilir mi oluşamaz mı yoklayacaktır. Anayasa, ‘Cumhurbaşkanı bir hükümet kurulabileceğine kanaat getirmezse 60 gün içinde seçim yapılır’ diyor. Biz de sürecin Anayasa’ya uygun yürütülmesinden yanayız. Seçim tarihinin önceden belirlenmesi şartıyla, teknokrat bir hükümetin görev yapmasının doğru olacağına inanıyoruz. Geride bıraktığımız 10 aylık süreçte bu hükümetin, arazi dağıtımı, vatandaşlıklar, istihdamlar gibi konularda ülkeye yaşattıkları bellidir. Kabinenin iki bakanının sokağa taşan, arazi peşkeş kavgalarına bile tanık olduk. Bu absürt yapının ülkeyi seçime taşırken kamu kaynaklarını kendi menfaatlerine kullanmayacaklarının garantisini kimse veremez. Bu nedenle ülkeyi seçime teknokrat bir hükümetin götürmesi daha hayırlıdır. Telafisi olmayan zararlar verildi, veriliyor; bunun önüne geçecek bir yapının oluşması şarttır” diye konuştu.