HP Genel Sekreteri Jale Refik Rogers: Doğru adım atan ve dış politika bilen bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz

HP Genel Sekreteri Jale Refik Rogers: Doğru adım atan ve dış politika bilen bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz

“Doğru adım atan ve dış politika bilen bir cumhurbaşkanı seçmeliyiz”

Halkın Partisi Genel Sekreteri Jale Refik Rogers, “Cumhurbaşkanlığı seçimi Kıbrıs Türkü’nün kendisini dış politikada, uluslararası arenada temsil edeceği kişinin seçimidir. Dolayısıyla diğer konulardan ayrı tutulması gerekiyor” ifadesini kullandı. BRT’de katıldığı programda yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri nedeniyle bağımsız cumhurbaşkanı adayı Kudret Özersay’ın vizyonuna ilişkin açıklamalarda bulunan Rogers, “Her bir alanda uzman görüşlerine başvurmamız, işinin ehli kişilerin doğru adımları doğru zamanda atmasına odaklanmamız gerekiyor. Sağlık, ulaştırma, iç politika gibi her konuda bu böyle olmalıdır. Bu işler yürümek, çarklar dönmek zorunda. Diğer yandan dış politikaya baktığınızda orada da hayat devam ediyor. Doğu Akdeniz’e baktığınızda ciddi gelişmeler yaşanıyor. Bizim bunları da bilen, doğru adımları atmayı bilen, dış politikada bizi temsil edecek işinin ehli bir cumhurbaşkanını da seçmemiz gerekiyor” şeklinde konuştu.

 

“Aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde etmek mümkün değildir”

“Geçmişte cumhurbaşkanı Kıbrıs müzakerelerini yürüten kişiydi. Bugüne kadar cumhurbaşkanını ne kadar çözüm yanlısıdır diye sorarak, Kıbrıs sorunu konusunda ortaya koyduğu politikaya göre seçtik” diyen HP Genel Sekreteri, 2015-2020 arasında son resmi görüşmenin 2017’de Crans Montana’da yapıldığını ve herkesin büyük bir hayalkırıklığı yaşadığını belirtti. Müzakere masasının çökmesiyle birlikte görüşmelerin de bitirildiğini hatırlatan Rogers, daha sonraki görüşmelerin gayri resmi olduğunu hatırlattı. Bu süreçte ileri adım atılmadığı gibi geriye gidildiğini aktaran Rogers, Kıbrıs Rum liderliğinin ilk defa sıfır asker sıfır garanti önerisini masaya getirebilme cüretinde bulunduğunu söyledi. Rogers konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Hepimiz biliyoruz ki garantiler bizim için çok önemlidir, olmazsa olmazımızdır. 2017’den bu yana da somut bir ilerleme de kaydedilmedi. Tüm bu gelişmeleri göz önünde bulundurursak aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemememiz gerektiğini görebiliyoruz. Doğal gaz konusu müzakerelerin bir parçası gibi görülürdü. Müzakereler olduğu yerde sayıyor hatta geriye doğru gidiyor. Bu noktada Kudret Özersay, Kıbrıs Rum liderliğini bir nevi samimiyet testine tabi tutarak, ‘Gelin çözümden önce bu zenginliği paylaşacağımızı göstererek iki topluma biraz güven aşılayalım’ demektedir.”

 

“Önce iş birliği yapıp iki topluma güven vermemiz gerektiğini düşünüyoruz”

 

Rum tarafının silahlanmasıyla ilgili attığı adımların yönetimi paylaşmaya dair adımlar olmadığının açıkça görülebildiğine işaret eden Rogers, bu süreçte dönüşümlü başkanlıktan da geri adım atmaya başladıklarını hatırlattı. Genel Sekreter, “Diyoruz ki; önce biz iş birliği yapabileceğimiz konularda bunu yapabileceğimizi gösterelim. İki topluma da güven verelim ve bu güveni artıracak konuları çoğaltalım. Güven oluştukça çözüme daha çok yaklaşacağımızı düşünüyoruz” şeklinde konuştu.

 

“Özersay’ın bilgi ve deneyimi onu bir adım öne koyuyor”

 

Doğal gaz konusunu da uzun zaman müzakerenin bir parçası olarak gördüğü için Kıbrıs Türk tarafının daha pasif bir politika izlediğini söyleyen Rogers, Sayın Kudret Özersay’ın Türkiye’yle müzakere etmesi sonucunda 2011’de bir Kıta Sahanlığı Anlaşması yapıldığını ve böylece proaktif bir politika izlenmeye başlandığını aktardı: “KKTC, TPAO’ya verdiği lisansla aktif olarak kazı çalışmalarına başladı. Yani Doğu Akdeniz’de bir aktör olmaya başladı. Biz dünyanın bizi tanımasını beklemek yerine proaktif bir politika izleyerek, uluslararası aktörlerle iletişim kurarak Kıbrıs Türk toplumunun sesini uluslararası arenada duyurmaktan bahsediyoruz. Bunu yapabilmek için bu konulara hakimiyetiniz çok önemlidir. Konuşmaların altının dolu olması önemlidir. Tam da bu noktada Kudret Özersay’ın 12 sene müzakereci olarak çalışmış olması, uluslararası hukuk profesörü olması, deniz hukuku konusundaki bilgi ve deneyimi onu diğer adaylardan ayırt eden yönüdür. Bu özelliği onu bir adıma öne koyuyor.Bizi dış politikada temsil edecek en iyi lider olduğuna inanıyorum.”

 

“Kapalı Maraş projesinin mimarı Kudret Özersay’dır”

 

Şu anda herkes tarafından destek gören Kapalı Maraş’ın açılması projesinin mimarının Kudret Özersay olduğunun altını çizen Rogers, Özersay’ın 2015 seçim vizyonunda bu planı paylaştığını anlattı. Kapalı Maraş 2015 seçim vizyonlarına bakıldığında; bazı adaylar Kapalı Maraş konusunu kapsamlı çözümün bir parçası olarak görüyordu ve planlanan kapsamlı çözümde Maraş’ın Rum tarafına iadesiydi. Özersay’ın projesi ise; Kıbrıs Türk iradesinde, eski sakinlerine açılmasıdır. Aslında bu hem bir işbirliği örneğidir hem ekonomimize önemli bir katkı sağlayacak bir modeldir. Eski sakinlerinin de özlemini duyduğu yerlere geri dönmesini sağlayacaktır.”

 

“Toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak bir lidere ihtiyacımız var”

Son zamanlarda sosyal medyanın da etkisiyle, bazı siyasilerin de etkisiyle toplumda bir ayrışmaya gidildiğini anlatan Jale Refik Rogers, Kudret Özersay’ın toplumun tüm kesimlerini kucaklayacak bir lider olacağına inandığını söyledi, “İhtiyacımız tam da budur” dedi. Rogers, “Toplum olarak birlik olamazsak hiçbir konuda başarılı olmamız mümkün değildir. Seçilecek kişinin tüm topluma ışık tutacak, herkesi kucaklayan bir lider olması çok önemlidir. 2015’ten bu yana üzülerek bunun çok da böyle olmadığını görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı Türkiye’yle ilgili yaptığı çıkışlarla toplumda biraz da kutuplaşmaya neden olduğunu üzülerek görüyorum. Toplum lideri olan cumhurbaşkanının, toplumun tüm kesimini birleştirmesinin önemli olduğu kanısındayım. Sayın Özersay’ın da bu konuda samimi bir duruş sergilediğine inanıyorum.”