Halkın Partisi, hükümetin siyasi irade gösterip yasaları uygulamak ve ödenmeyen seyrüsefer ruhsat harçlarını tahsil etmek yerine piyasada pahalılığı daha da artıracak yollara saptığına dikkat çekti. HP’den yapılan açıklamada, akaryakıt üzerinden seyrüsefer ruhsatı uygulamasının yaratacağı olası sorunlar detaylı olarak ortaya konuldu ve mevcut seyrüsefer uygulamasının verimli çalışabilmesi için bazı önerilerde bulunuldu. Halkın Partisi hükümetin yasa tasarısına dair eleştirilerini, muğlaklıkları ve somut çözüm önerilerini Meclis Başkanlığı’na da bir mektupla iletti.
HP’nin açıklaması şöyle:
Halkın Partisi olarak 25 Mayıs 2016’da yaptığımız yazılı basın açıklamasında, hükümetin siyasi irade gösterip yasaları uygulamak ve ödenmeyen seyrüsefer ruhsatlarını tahsil etmek yerine piyasada pahalılığı daha da artıracak yollara saptığına dikkat çekmiş ve ilgilileri yeni seyrüsefer ruhsatı uygulaması yanlışından dönmeye davet etmiştik. Bugün gelinen noktada, hükümet tarafından hazırlanılan “Yol Kullanımının ve Emisyonun Vergilendirilmesi Yasa Tasarısı”nın hem teknik hem de içerik olarak sorunlu olduğunu, çok muğlak ve yoruma muhtaç genel maddeler, belirsizlikler ile Anayasa’ya aykırılıklar içerdiğini görmekteyiz. Hiçbir ülkede kullanılmayan bir sistem ile, uluslararası vergi hukukuna ve Anayasa’mızın sosyal adalet ilkelerine aykırı bir uygulamanın halka dayatılmaya çalışıldığını görmekte ve bundan endişe duymaktayız. Yasa tasarısında gördüğümüz yanlışlıkları, önerilen uygulamanın olası olumsuz ekonomik etkilerini ve seyrüsefer ruhsatının tahsilatı konusunda çözüm önerilerimizi aşağıda sıralıyoruz:
Yasa Tasarısındaki Bazı Yanlışlıklar, Eksikler ve Belirsizlikler
1. Tasarıda yer alan “seyrüsefer ruhsat harçlarında tespit edilen önemli ölçüdeki kayıt dışılığın önlenmesi” ve “akaryakıtın ülkeye giriş noktasından itibaren… kayıt altına alınması” tabirleri, hükümetin gerek sicile kayıtlı malların gerekse ülkeye sadece iki gümrük kontrol noktasından girişi yapılabilen akaryakıtın denetimini yapmaktan aciz olduğunun en açık ispatıdır.
2. Yasa tasarısının 8’inci maddesinde “Bakanlar Kurulu, ekonomik ve sosyal durumu gözeterek” uygulanacak vergi oranında “artış veya indirim yapmaya yetkilidir” denilmektedir. Anayasa’nın 75’inci maddesinin 3’üncü fıkrası, “Yasanın belli ettiği yukarı ve aşağı hadler içinde kalmak, ölçü ve ilkelere uygun olmak koşuluyla” vergi, resim ve harçlarda değişiklik yapma yetkisinin Bakanlar Kurulu’na verilebileceğini öngörür. Yasa tasarısında ise, vergi oranında değişiklik yapabilmek için Bakanlar Kurulu’na koşulsuz yetki verilmekte, gözetilmesi gereken herhangi bir somut ölçü (örneğin enflasyon vs. gibi) ve ilke belirlenmemektedir.
3. Aynı şekilde yasa tasarısının 11’inci maddesinin 2’inci fıkrası, “taşıt tanıma ve akaryakıt kullanım tespit sistemlerinin ithali, satışı, montajı, kullanımı ve denetimine ilişkin usul ve esasları düzenleyen” tüzük yapma yetkisini Bakanlar Kurulu’na, herhangi bir standart ölçü ve ilke belirtmeden, sınırsız bir şekilde vermektedir. Araç takip sistemlerinin kullanım esasları bağlamında, özellikle çipler vasıtasıyla bireyin özel hayatına ilişkin hangi verilerin takip edileceği, dolayısıyla çıkarılacak tüzüğün “Özel Hayatın ve Hayatın Gizli Alanının Korunması Yasası”na aykırılık teşkil edip etmeyeceği belirsizdir. Bu konuda yapılacak düzenlemeler yasada detaylı şekilde yer almalıdır.
4. Halktan vergi tahsil etmek için hazırlanan her yasada hangi ölçü, ilke ve kriterlere dayanıldığı, verginin hangi esaslar çerçevesinde yükleneceği, madde madde belirtilmek zorundadır. Oysa, söz konusu yasa tasarısı, tüm bu önemli unsurları tüzüklere bırakmak ve Bakanlar Kurulu’na da sınırsız yetki tanımak suretiyle istismara açık bir düzenleme yaratmaktadır.
5. Seyrüsefer ruhsat harçlarının tamamen ve münhasıran yolların inkişafına ve trafik sinyalizasyon ve işaretlerine harcanacağı hususunda ilgili yasa tasarısında herhangi bir kural yoktur.
6. Sözde akaryakıt kaçakçılığını önlemek amacıyla hazırlanan yasa tasarısı, akaryakıt ile çalışan her tür araç gerece, sanayiden evlerde veya tarlada kullanılan depolara kadar takılması öngörülen çiplerin ve buna bağlı tesisat sisteminin maliyetinin kim tarafından karşılanacağı, çiplerin bakım onarımının kim tarafından yapılacağı, bunların vatandaşa ve işletmelere zorunlu olarak masraf oluşturup oluşturmayacağı, bunların nasıl denetleneceği belirsizdir.
7. Birçok ülkede, egzoz emisyonu öngörülen seviyenin üzerinde olan motorlu araçlar için ödenen ruhsatlara ilave bedeller eklemek suretiyle çevre dostu araçların kullanımı dolaylı olarak teşvik edilmektedir. Yasa tasarısında önerilen sistemde araçlar arasında emisyon salgılama oranlarına göre bir ayrım yapılmamakta, tüm araçlardan aynı emisyon vergisinin alınacağı öngörülmektedir. Keza, tasarıda, akaryakıtla çalışan ve çevreye olumsuz gazlar salan işletmelerin emisyon vergisinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmamıştır.
8. Yasa tasarısı hakkında yazılı basında yer alan haberlerde, çipli sistem sayesinde araçların muayenesinin ve sigorta ödemesinin kontrolünün sağlanacağından bahsedilmektedir. Fakat yasa tasarısının amaç kısmında bu detaylara yer verilmemiştir. Bu da yasanın amacı dışındaki maksatlar için de kullanılabileceği anlamına gelmektedir.
9. Hazırlanan yasa tasarısının Avrupa Birliği normlarına uyum açısından herhangi bir detay içermediği görülmektedir. Avrupa Birliğine girmiş tüm ülkelerin, seyrüsefer ruhsatları vs. yükümlülükler konusunda yaptığı düzenlemeler açıkça belli iken, hükümetin önerdiği yasa bu düzenlemeleri içermemektedir.
Önerilen Sistemin Ekonomik Etkileri
1. Seyrüsefer ruhsatı ile emisyon vergisinin devlet adına tahsilatı, akaryakıt ithal eden şirketler tarafından akaryakıt istasyonu işletmecilerinden peşin olarak alınacaktır. Bu tahsilat işlemi yapılırken, KDV’ye ek olarak yol kullanım ruhsatı ve emisyon vergisi, alınan akaryakıt müşterilere satılmadan önce, peşin ödeneceği için istasyon işletmecilerine ek finansman maliyeti oluşturacaktır.
2. Dünyada seyrüsefer ruhsatları bugünkü vergi hukukunda motorlu araçlar vergisi olarak yıllık sabit miktarlarda ödenmektedir. Buna rağmen, önerilen sisteme göre, dünya petrol fiyatlarında özellikle de döviz kurlarının artmasıyla yaşanılacak yukarı yönlü hareketler sonucunda, araçların yol aşındırma oranları değişmeden, bir yılda ödenen vergi artacak ve halkın alım gücünde azalmaya neden olacaktır.
3. Akaryakıt üzerinden ödenen KDV oranı, uygulanan yol kullanım ve emisyon vergisine göre artmış olacaktır. Bu şekilde yeni sistem hayat pahalılığını artıracaktır. Akaryakıt fiyatlarında artış yaşandığı zaman, bu da halkın alım gücünde ekstra düşüş anlamına geleceği için ülke sosyal ve ekonomik olarak olumsuz yönde etkilenecektir.
4. Öte yandan akaryakıt ithal eden şirketler her ay tahsil edecekleri milyonlarca liralık vergi miktarlarını yasada belirtildiği gibi bir ay, hatta 40 günlük bir süre için kendi hesaplarında tutup finansal kaynak olarak kullanacaklardır. Bu da devletin tahsil etmesi gereken bu verginin özel işletmeler bünyesinde faizsiz kredi olarak kullanılması, devletin elde edebileceği faiz getirisini kaybetmesi demek olacaktır. Diğer bir deyişle, devlet tahsil etmesi gereken vergiyi iki özel şirketin faizsiz kullanımına sunmaktadır.
5. Mevcut seyrüsefer ruhsat tahsilatlarını kontrol edemeyen bir hükümetin, oluşumu birçok karmaşıklık içeren ve çeşitli sektörler ile araç türlerinin methaldar olacağı öngörülen bu yeni yöntemle bu ruhsat ve harçların devlete doğru bir şekilde ödenip ödenmediğini nasıl kontrol edeceği belirsizdir.
6. Motorlu araçlara takılacak çipli takip sistemlerinde meydana gelecek olası arıza sonucunda, vatandaşlarımızın hayati, sosyal ve ekonomik zarara uğrama ihtimali doğacaktır.
7. Motorlu araçlar arasında, büyüklük, cins, sınıf, ağırlık, motor gücü ve kullanım amacına göre ayrım yapılıp yapılmayacağı yasada belirsizdir. Halkın gelir düzeyinden bağımsız olarak tahsil edilecek olan yol kullanım harcı, uluslararası vergi hukuku ve sosyal adalet ilkelerine aykırılıklar doğuracaktır. Aracını çok kullanan standart bir araç sahibinin, en lüks araca sahip olan fakat aracını daha az kullanan bir araç sahibinden daha fazla vergi ödemesi sosyal adalete aykırıdır. Zaten, aracını çok kullanan birisi fazla kullanma vergisi, akaryakıt fiyatının içinde yer alan %10 KDV vasıtasıyla devlete ödemektedir. Bu vergiye ek olarak bir de değişkenlik gösterecek oranlarda seyrüsefer ve sabit emisyon vergisi ödemesi aynı konuda çifte vergilendirmeyi gündeme getirecektir ki bu konu da uluslararası vergi hukukuna terstir.
8. Mevcut uygulamada, kullanım süresi 5, 10 ve 15 yılı aşan araçların yıpranmadan dolayı bakım onarım masraflarının arttığı dikkate alınarak, motorlu araç ruhsat bedeli sırasıyla %15, %40 ve %65 indirimli olarak hesaplanmakta ve böylece sosyal adalet ilkesi sağlanmaktadır. Önerilen sistemde bu adaletin sağlanamayacağı görülmekte, yurttaşa araç onarım maliyetine ek olarak fazladan yol kullanım harcı da ödetilmiş olacaktır.
9. İthalatçıların, toplu taşıma şirketlerinin, eşya nakliyeciliği veya taksicilik yapanların meslekleri gereği fazla akaryakıt kullanmaları dolayısıyla harcamaları büyük ölçüde artış gösterecektir. Bu durum, ilgili mal ve hizmet bedellerine büyük artış gelmesine neden olacaktır ki bu da pahalılığı artıracak, ülke ekonomisini etkileyen olumsuzluklara ivme kazandıracak, halkın alım gücünü azaltacaktır.
10. Mevcut uygulamada, traktör, biçerdöver, dozer ve benzeri araçlar kamu yollarını sürekli kullanmadıkları için seyrüsefer ruhsat harçlarından muaf tutulmaktadırlar. Yeni sistemdeki vergilendirme bu araçlar için de söz konusu olursa, üretim girdi maliyetleri artacak, hayat pahalılığı yükselecektir. Öte yandan, bu araçlara yönelik özel bir düzenleme getirilecek olursa, bu durum da düşünülen sistemin istismar edilmesine olanaklar sağlayacaktır. Bu önemli detaylar yasada yer almadığından muğlaktır.
11. Çeşitli olumsuz koşullarda varlıklarını idame ettirmeye çalışan ülkemizdeki mal ve hizmet üreticilerinin bir kısmı, buhar kazanı, jeneratör, fırın, su motoru vb. cihazlarını çalıştırmak için akaryakıt kullanmak zorundadırlar. Seyrüsefer ruhsat harçlarının akaryakıt fiyatlarına eklenmesi bu kesimlere ek maliyet girdisi olarak yansıyacağından hem hayat pahalılığını artıracak hem de ülkenin dış pazarlarda rekabet gücünü daha da azalacaktır.
12. Elektrikli otomobil kullanımının ülkemizde de yaygınlaşma potansiyeli bulunduğuna göre, önerilen sisteme geçilmesi halinde akaryakıt üzerinden tahsil edilen seyrüsefer vergisi gelirlerinin zaman içinde giderek azalmasının söz konusu olduğu açıktır. Yani, elektrikli araç kullanımının zamanla yaygınlaşmasıyla devletin seyrüsefer vergisi gelirleri düşecektir. Ek olarak, akaryakıtla çalışan araçlar ile elektrikli olanlar arasında vergi eşitsizliği ortaya çıkacaktır.
13. Akaryakıtın Güney Kıbrıs’ta daha ucuz olması veya fiyat farkının azalması durumunda, araç sahipleri akaryakıtı güneyden satın alabileceklerinden, kamu maliyesi ayrıca zarara uğrayacak ve tasarıyla amaçlanan sözde seyrüsefer, muayene ve sigorta denetimleri de kapsam dışına çıkmış olacaktır.
14. Hayatlarını kolaylaştırmak amacıyla engelli vatandaşlara tüm ülkelerde tanınmış olan “Özel Teçhizatlı Motorlu Araç Kullanma Seyrüsefer Ruhsat Harcı Muafiyetinden” bu kişiler mahrum kalacaklardır. Çeşitli sınıftaki motorlu araçlara sağlanan seyrüsefer ruhsat harcı indirim hakları da kaybedilmiş olacaktır.
15. Seyrüsefer ruhsat harcının akaryakıt fiyatlarına yansıtılması sonucunda, üç yıl süreyle motorlu araç seyrüsefer ruhsat harçlarını süresi içinde ödeyen tüm araç sahiplerine mevcut yasada yapılması öngörülen %5 teşvik indirimi de ortadan kalkmış olacaktır.
Çözüm Önerilerimiz
1. Birçok ülkede geçerli olan çağdaş vergi hukukuna ve bu çerçevede uygulanan seyrüsefer ruhsat harçlarının tahsilat yöntemine uyum sağlamak için, ağırlık esasına dayalı mevcut uygulamaya son verip, taşınmaz mal vergisinde olduğu gibi serveti esas alan Motorlu Araçlar Vergisi uygulamasına geçilmelidir. Bu şekilde, Anayasamızın 75’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer aldığı gibi herkesin “mali gücüne göre” vergi ödemesi, yani verginin servet vergisine dönüştürülmesi, sağlanmış olacaktır.
2. Seyrüsefer ruhsatlarının denetlenmesi amacıyla, çok daha uygun bir yöntem olan ve Türkiye dahil birçok ülkede kullanılmakta olan Plaka Tanıma Sistemi’ne (PTS) geçilmesiyle daha etkin, daha adaletli, ekonomik ve sosyal sıkıntılara sebebiyet vermeyen bir sistem kurulabileceği kanaatindeyiz.
3. PTS sistemine geçinceye kadar ise, seyrüsefer ruhsat harcı yükümlülüğünün etkin ve sürekli denetimi için, 2000’li yılların sonuna kadarki uygulamada olduğu gibi, halk arasında “değirmi” (yuvarlak) dediğimiz makbuz türündeki özel ruhsat belgesinin araçların ön camında teşhir edilmesi zorunluluğu tekrar getirilmelidir.
4. Uluslararası vergi hukuku ilkelerine göre, düşük değerlerden daha az, yüksek bedelli veya lüks özellikli mallardan daha fazla mülkiyet vergisi almak esastır. Buna ek olarak, sosyal adalet temelinde halktan tahsil edilen vergilerin halka hizmet olarak geri dönüşünü sağlamak da esastır. Halktan tahsil edilen vergilerin, halka hizmet, yol kalitesi ve güvenliği şeklinde geri dönmesi, halkın vergiye uyumu ile vergi psikolojisini olumlu yönde geliştirmede, yani vergi gelirlerini artırmada büyük önem arz etmektedir.
5. Seyrüsefer ve ilgili diğer harçların denetimsizlik yüzünden tahsil edilemiyor olmasına ilaveten, araç sahiplerinin ödemede karşılaştığı bürokratik formaliteler ve ödeme kolaylıklarının bulunmayışı da tahsili zorlaştırmaktadır. Teknolojik olanaklardan da yararlanarak, ödeme noktası ve yöntemlerini çeşitlendirmek (internet üzerinden, kredi kartı, bankalar vasıtasıyla ve/veya otomatik talimat, posta dairesi veya şubeleri, vs.), ödeme sürelerini (taksitlerini) de artırmak suretiyle bu vergilerin süratle ödenmesine olanaklar sunmak halka kolaylık sağlayacağı gibi vergi gelirlerini azami düzeye çıkaracaktır.
Bazı Sorular
1. Geçici olarak veya günübirlik ülkemize gelecek olan yabancı plakalı araçların çipleri olmayacağına göre akaryakıt alamayacaklar mı? Eğer öyleyse bu, güneyden gelen turistlerden kaynaklı talebin engellenmesi anlamına gelmez mi?
2. Elektrikli araçlar seyrüsefer ruhsatından muaf mı tutulacak?
3. Milyonlarca lira harcanmasına rağmen halen e-devlet uygulamasını bile başaramayanlar, bu hayal ürünü ve henüz hiçbir yerde denenmemiş sistemi nasıl ve ne zaman gerçekleştireceklerdir?